19 Nisan 2024 Cuma
MENÜ
SON YAZILAR

ANKEBÛT SÛRESİ

29/85 ANKEBÛT SÛRESİ

(Sûre ”örümcek ağı” anlamına gelen adını 41. âyette geçen örümcek ağı kıssasından almıştır. Mekke döneminin sonlarında nazil olmuştur, Mushaf’da 29ncu sırada, inişte ise 85inci sırada olup 69 âyettir.)

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla. 

1.Elif-Lâm-Mîm!

2.İnsanlar denenip sınavdan geçirilmeden, sadece “iman ettik” demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar? 

3.Andolsun ki Biz, onlardan öncekileri de sınamıştık. Allah elbette, hem doğru davrananları, hem de yalancıları ortaya çıkaracaktır.

4.Yoksa, (inandık deyip de) kötülük yapmaya devam edenler bizden kaçıp-kurtulabileceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar yanlış düşünüyorlar?

5.Kim Allah’ın (rahmetine) kavuşmayı arzu ediyorsa, (salih amel işlesin ve) iyi bilsin ki Allah’ın belirlediği vakit kesinlikle gelecektir. O, her şeyi işiten ve bilendir. 

6.Kim Allah yolunda cihad (mücadele) ederse, bunu sadece kendi iyiliği için yapmış olur. Çünkü Allah’ın, insanların yardımına ihtiyacı yoktur.

7.İman edip-salih amel işleyenlere gelince, Biz onların (önceki) günahlarını mutlaka bağışlayacağız (sileceğiz) ve onları yaptıklarının (salih amellerinin) en güzeliyle mükâfatlandıracağız.

8.Biz insana ana-babasına iyi davranmasını emrettik. Ancak, hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi Bana ortak koşman için sana baskı yaparlarsa (bu hususta) sakın onlara uyma! Sonunda dönüşünüz yalnız Bana olacaktır. İşte o zaman, vaktiyle yapmış olduklarınızı size bir-bir haber vereceğim.

9.İman edip-salih amel işleyenlere gelince, onları mutlaka dürüst ve erdemli insanların arasına katacağız.

10.İnsanlar arasında öyleleri de vardır ki, “Allah’a inanıyoruz” derler, ama Allah yolunda bir sıkıntıya düştüklerinde, insanlardan gördükleri eziyeti Allah’tan gelen bir ceza gibi düşünürler. Rabbinden bir yardım gelecek olsa, o zaman da (gerçek müminlere), “Biz başından beri sizinle beraberdik” derler. Peki ama, herkesin içinden geçenleri en iyi bilen Allah değil midir?

11.Allah, gerçekten iman eden (müminleri) de bilir, iki yüzlü olan (münafıkları) da bilir.

12.Hakkı inkâr edenler müminlere: “Gelin, bizim yolumuza uyun, günahlarınızı biz yüklenelim” derler. Oysa, onların (müminlerin) hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar kesinlikle yalancıdırlar.

13.Onlar kendi günahlarını zaten yüklenecekler. (saptırdıkları yüzünden) başka yükler de eklenecektir. Kıyamet Günü uydurdukları şeylerden mutlaka hesaba çekileceklerdir. 

14.Doğrusu Biz Nuh’u da kendi kavmine Rasul göndermiştik. Nuh onların arasında elli yıl eksiğiyle bin yıl (elli yılı verimli, gerisi verimsiz uzun süre) yaşamıştı. Sonunda zulümlerine devam ederlerken, tufan onları yakaladı.  

15.Biz, Nuh’u ve gemidekilerin hepsini kurtardık ve bunu bütün insanlığa ibretlik bir delil yaptık.

16.İbrahim’i de (Rasul olarak gönderdik). O kavmine şöyle demişti: “Sadece Allah’a kulluk edin ve O’na karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, eğer bilirseniz bu sizin için çok daha hayırlı olandır.”

17.Siz Allah’ı bırakıp birtakım putlara tapıyorsunuz ve onlara birtakım nitelikler uyduruyorsunuz. Gerçek şu ki, Allah’tan başka kulluk ettikleriniz size rızık vermekten acizdirler. O halde tüm rızkınızı Allah katında arayın ve yalnız O’na kulluk edin ve O’na hamd edin. Çünkü sonunda O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

18.”Ama eğer gerçeği yalanlarsanız, bilin ki sizden önceki nice toplumlar da yalanlamışlardı. Rasule düşen, (ilahî mesajı) bütün açıklığıyla tebliğ etmekten ibarettir.

19.Peki onlar, Allah’ın yaratmayı nasıl başlattığını sonra onu nasıl tekrarladığını görmüyorlar mı? Kuşkusuz bu Allah için çok kolaydır.

20.De ki: “Yeryüzünü gezip-dolaşın ve yaratılışı nasıl başlattığını görün. Allah öteki (ikinci) hayatı da böyle var edecektir. Çünkü Allah’ın her şeye gücü yeter.

21.Müstehak olana azap eder, layık olana merhamet eder. Sonunda hepiniz O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

22.Siz ne yeryüzünde ve ne de gökte O’nu çaresiz bırakabilirsiniz. Allah’ın dışında bir dostunuz ve yardımcınız yoktur.

23.Allah’ın âyetlerini ve hesap vermek üzere O’nun huzuruna çıkmayı inkâr edenlerin Ben’im rahmetimden ümitleri olamaz, onlar için acıklı bir azap vardır.

24.Kavminin (İbrahim’e) cevabı, “Onu öldürün veya yakın!” demekten ibaret oldu. Ama Allah, onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır. 

25.İbrahim dedi ki: “Siz, dünya hayatında aranızdaki sevgi (ve çıkar) ilişkisini sürdürmek için Allah’ı bırakıp kendinize birtakım putlar edindiniz. Kıyamet Gününde ise birbirinizi tanımayacak ve bir birinize lânetler yağdıracaksınız. Varacağınız yer cehennemdir, hiçbir yardımcınız da olmayacaktır.” 

26.Bunun üzerine (sadece yeğeni) Lût ona inandı. (İbrahim), “Ben (bu zulüm diyarından), Rabbimin bana emrettiği yere hicret edeceğim. Şüphesiz O üstün kudret sahibidir, her hükmü tam isabetlidir.”

27.Biz İbrahim’e İshak’ı ve (İshak’ın oğlu) Yakub’u bahşettik. Onun neslinden gelenlerden (seçtiklerimize) Nebilik ve Kitap verdik. Ona bu dünyada mükâfatını verdik, ahirette ise salih (iyi) kimseler arasında olacaktır.

28.Lût’u da (Rasul olarak) gönderdik. Bir gün kavmine dedi ki: “Gerçekten siz, dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı iğrenç bir işi yapıyorsunuz.”

29.”Siz, kadınları bırakıp erkeklerle ilişkiye giriyor (neslin devamını kesiyor), üstelik bu çirkinliği toplu olarak yapıyorsunuz?” Kavminin cevabı: “Eğer doğru söylüyorsan, Allah’ın azabını getir de görelim!” demek oldu.  

30.Lût: “Ey Rabbim! Bu bozguncu, sapık topluma karşı bana yardım et!” diye yalvardı.

31.Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e (İshak’ı) müjdelemek için geldiklerinde, “Biz, şu şehrin (Sodom ve Gomore) halkını helâk edeceğiz. Çünkü onlar zulüm ve sapıklıkta haddi aştılar” dediler.

32.(İbrahim) “Ama orada Lût da var” dedi. Dediler ki: “Orada kimin olduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve bütün ailesini kurtaracağız. Karısı ise geride kalıp helâk olanlar arasında olacak.”

33.Elçilerimiz kendisine geldiğinde Lût, kavminin onlara sarkıntılık edeceklerini düşünerek sıkıldı ve ne yapacağını şaşırdı. Ama onlar, “Korkma ve üzülme! Biz seni ve karın hariç bütün aileni kurtaracağız, karın ise geride kalıp helâk olanlar arasında olacak” dediler.

34.”Yoldan çıkmalarının cezası olarak bu memleket halkının üzerine gökten feci bir azap indireceğiz” dediler.

35.İşte Biz, o memleketten geriye aklını kullananların yararlanabileceği açık bir ibret belgesi (nişanesi) bıraktık.

36.Medyen’e de soydaşları Şuayb’i göndermiştik, o demişti ki: “Ey kavmim! (Yalnız) Allah’a kulluk edin, Ahiret Günü’ne ümit bağlayın ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak kötülük işlemeyin.” 

37.Fakat kavmi onu yalanladı. Bunun üzerine, onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler. 

38. Onlara ait mesken kalıntılarından açıkça görüleceği üzere, Âd ve Semûd da (benzer bir akibete uğradı). Çünkü şeytan onlara işledikleri (günahları) güzel göstermiş ve hakikatı kavrama yeteneklerine sahip oldukları halde onları yoldan çıkarmıştı. 

39.Karûn, Firavun ve Hamân’ın da akıbeti benzer şekilde oldu. Musa onlara hakikatın apaçık belgeleriyle (delilleriyle) gelmişti. Ama onlar büyüklük tasladılar (onu reddettiler). Halbuki onların kaçıp-kurtulacak güçleri bile yoktu.                   

40.Onların her birini günahlarından dolayı cezalandırdık. Kiminin üzerine taşları savuran fırtınalar gönderdik, kimini o korkunç ses yakaladı, kimini yerin dibine gömdük, kimini de suda boğduk. Onlara zulmeden Allah değildi, fakat onlar kendi-kendilerine zulmediyorlardı. 

41.Allah’tan başkalarını veli (dost) edinenlerin durumu, kendine bir ağ ören örümceğin durumuna benzer. Halbuki barınakların en zayıfı örümcek ağıdır. Keşke bunu anlayabilselerdi!

42.Allah onların kendisiyle arasına neleri koyup-yalvardıklarını çok iyi bilir. O, mutlak güç, hüküm ve hikmet sahibidir.

43.Biz bütün bu misalleri insanlar için veriyoruz. Bunları ancak gerçek ilim sahipleri düşünüp-anlayabilirler.

44.Allah gökleri ve yeri hak ve hikmetle, gerçek bir gaye için yarattı. Şüphesiz bunda inananlar için ibretler vardır. 

45.Sana vahyedilen Kitab’ı (anlayarak) oku, namazı düzgün ve sürekli kıl. Çünkü namaz çirkin davranışlardan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ın zikri (anılması) en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.

46.İçlerinden zulmedenler hariç, ehl-i kitap’la en güzel şekilde mücadele edin ve onlara deyin ki: “Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O’na teslim olmuş kimseleriz.”

47.(Rasulüm!) İşte böyle sana bu Kitab’ı indirdik. Önceden kendilerine Kitap verdiklerimiz de ona iman ederler. Bunların dışındaki insanlardan da ona inanacak olanlar vardır. Zaten nankörler dışında hiç kimse âyetlerimizi bile-bile inkâr etmez. 

48.Bundan önce herhangi bir Kitab’ı okumuş veya kendi elinle yazmış değildin. Eğer böyle olsaydı, gerçeği geçersiz kılmaya yeltenenler, insanları şüpheye düşürürlerdi.

49.Kur’an, kendilerine ilim verilmiş olanların gönüllerine yer eden gerçeğin apaçık belgelerinden oluşmuştur. Kendilerine zulmedenlerden başka hiç kimse âyetlerimizi bile-bile inkâr etmez.

50.”Rabbinden ona mucizevî bir belge (âyet) indirilseydi ya!” diyorlar. De ki: “Tüm mucizevî belgeler (âyetler) Allah katındadır. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım!”

51.Kendilerine tebliğ edilen bu Kitab’ı sana indirmiş olmamız (mucize olarak) onlara yetmiyor mu? Şüphesiz inanan bir topluluk için bunda bir rahmet ve uyarı vardır.

52.De ki: “Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. Batıl inançlara saplanan ve Allah’a nankörlük edenler hüsrana uğrayacaklardır.”

53.Onlar, (sana meydan okuyarak) azabı çabuklaştırmanı istiyorlar. Eğer zamanı belirlenmiş olmasaydı, azap onların başına derhal gelirdi. O azap onlara mutlaka gelecektir, ancak beklemedikleri bir anda ve ansızın gelecektir.

54.Onlar (sana meydan okuyarak) azabı çabuklaştırmanı istiyorlar ha! Cehennem hakikati inkâr edenleri çepeçevre kuşatmış olacak.

55.O Gün azab onları (başlarının) üzerinden ve ayaklarının altından sarıp-sarmalayacak ve (Allah) onlara “Yapıp-ettiklerinizin (sonucunu) tadın!” diyecek.

56.Ey iman eden kullarım! Benim arzım (yeryüzüm) alabildiğine geniştir. O halde Bana, yalnız Bana kulluk edin!

57.Her canlı (nefis) ölümü tadacaktır, sonunda hepiniz (hesap vermek üzere) huzurumuza geleceksiniz.

58.İman edip salih amel işleyenleri Cennette, altından ırmaklar akan köşklere yerleştireceğiz. Onlar orada sürekli (ebedi) kalacaklardır. Salih amel işleyenlerin ödülü ne güzeldir.

59.Onlar, sıkıntılara göğüs gerdiler ve yalnız Rablerine güvendiler.

60.Nice canlı varlık vardır ki, hiçbir geçim endişesi çekmezler. Onların rızkını da sizinkini de yalnızca Allah verir. Çünkü O, her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

61.Şayet onlara (müşriklere): “Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı yasalarına boyun eğdiren kimdir?” diye soracak olsan, kesinlikle “Allah’tır” derler. O halde haktan nasıl yüz çeviriyorlar?

62.Allah, kullarından dilediğine rızkı bol-bol, dilediğine de ölçülü verir, çünkü Allah her şeyi bilendir.

63.Yine onlara, “Gökten su indirip onunla ölü toprağı canlandıran kimdir?” diye sorsan, tereddütsüz Allah’tır derler. De ki (o halde), “Hamd yalnız Allah’a mahsustur.” Ama onların çoğu akıllarını kullanmazlar.

64.Bu dünya hayatı gerçekte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Âhiret yurdu ise, işte asıl hayat odur, keşke bunu bilselerdi.

65.Bir gemiye bindiklerinde (kendilerini tehlikede gördüklerinde) içten bir inançla yalnız Allah’a yalvarıp-yakarırlar. Ama onları karaya çıkarır-çıkarmaz, O’na ortak (şirk) koşmaya başlarlar.

66.Böylece kendilerine bahşettiğimiz nimete karşı nankörlük yapar ve dünya hayatından zevk almaya devam ederler. Fakat günü gelince gerçeği öğrenecekler.

67.Çevrelerindeki insanlar her türlü saldırıya açık olmanın tedirginliğini yaşarken, Bizim onların yurtlarını güvenilir kıldığımızı görmüyorlar mı? Halâ batıla inanıp, Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük mü edecekler.

68.Kendi uydurdukları yalanları Allah’a isnad edenden veya kendine gelen hakikati yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için cehennemde (sanki) yer mi yok?

69.Bizim davamız uğrunda cihad edenleri (çaba gösterenleri) Bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Şüphesiz ki Allah iyilik yapanların yanındadır.

 

X