25 Nisan 2024 Perşembe
MENÜ
SON YAZILAR

YÂSÎN SÛRESİ

 

36/41 YÂSÎN SÛRESİ

(İsmini, sûrenin başındaki ”huruf-u mukattaa” denilen ve “Ey İnsan!” mânasına gelen iki harften almıştır. Mekke’de inmiş olup, Mushaf’ta 36ncı ve inişte ise 41nci sıradadır ve 83 âyettir.)

[70. âyetinde: “Diri (sağ) olanları uyarmak ve kâfirlere de azap sözünün hak olması içindir!” ifadelerini dikkatinize sunuyorum!]             

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

1.Yâ Sîn!

2.Hikmetli Kur’an’a andolsun ki, 

3.Şüphesiz sen gönderilen Rasullerdensin ve,

4.Dosdoğru bir yol üzeresin.

5.Bu (Kur’an), çok üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir,

6.Ataları (uzunca bir süre) uyarılmamış, bu yüzden kendileri gaflet içinde olan bir toplumu uyarman için. 

7.Allah’ın azap sözü, iman etmediklerinden dolayı onların çoğu için hak olmuştur (gerçekleşecektir). 

8.(Sanki) Biz onların boyunlarına çenelerine kadar dayanan halkalar geçirdik de, bu yüzden başlarını bir türlü eğemiyorlar.

9.(Sanki) önlerinden ve arkalarından birer set çekmişiz ve gözlerini perdelemişiz de, (gerçeği) göremiyorlar.

10.Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez, çünkü onlar iman etmezler. 

11.Sen ancak, Kur’an’a uyan ve görmediği halde Rahmân’a saygı duyan ve O’ndan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte bunlara (Allah’ın) mağfiretini ve en güzel ödülünü müjdele.

12.Elbette ölüleri Biz dirilteceğiz. Onların yaptıkları her işi ve bıraktıkları her izi kayda geçirmekteyiz. Zira Biz, apaçık bir kitapta (ana bellekte) her şeyin kaydını tutarız.

13.Onlara, Rasullerimizi gönderdiğimiz o mâlum şehir halkını misal ver.

14.Biz onlara iki Rasul göndermiştik fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Bunun üzerine (onları) bir üçüncüyle destekledik ve onlar; “Biz size gönderilmiş Rasulleriz” dediler.

15. (Şehir halkı): “Siz de bizim gibi birer beşersiniz. Ayrıca Rahmân, herhangi bir şey (vahiy) de indirmiş değil; siz sadece yalan söylüyorsunuz” dediler.

16.(Rasuller): “Rabbimiz biliyor ki biz size gönderilmiş Rasulleriz” dediler.

17.”Bize düşen de açıkça tebliğ etmekten ibarettir.”

18.(Şehir halkı): “Doğrusu sizin yüzünüzden üzerimize uğursuzluk geldi. Eğer buna bir son vermezseniz sizi taşlarız ve sizi şiddetli bir biçimde cezalandırırız.”

19.(Rasuller) dediler ki: “Uğursuzluğunuz size bağlıdır. Size öğüt verildi diye mi (böyle oldu)? Hayır, asıl siz haddi aşmış bir topluluksunuz.”

20.Derken şehrin öbür tarafından bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim! Bu Rasullere uyun!” dedi.

21.Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve doğru yolda olan bu kimselere uyun!

22.Hem ben, beni yaratan ve hepinizin huzuruna varacağınız Allah’a neden kulluk etmeyeyim?

23.O’nu bırakıp da başka ilâhlar edineyim (O’nunla arama başka ilâhlar koyayım), öyle mi? Eğer Rahmân bana bir zarar vermeyi dilese, onlar (o ilâhlar) bana zerre kadar şefaat edemezler ve beni kurtaramazlar.

24.Elbet o zaman ben (başka bir ilâh edinirsem), apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.

25.Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım; beni duyun, bu sözüme şahit olun.

26.(Sonunda adamı öldürdüler.) Ona “Sen cennetliksin (cennete gir)” denildi, o ise “Kavmim bunu bilmiş olsaydı!”

27.“Rabbimin beni bağışladığını ve ikram edilenlerden kıldığını” dedi.

28.Biz, onun vefatından sonra kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik; indirecek de değildik.

29.Korkunç bir uğultu (deprem) onlara yetti, hepsi bir anda sönüp gittiler.

30.Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine ne zaman bir Rasul gelse mutlaka onunla alay ederler!

31.Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi ve gidenlerin bir daha geri gelmediğini görmüyorlar mı?

32.Elbette onların hepsi toplanıp huzurumuza getirilecektir.

33.Ölü toprak onlar için bir âyettir (delildir). Toprağı canlandırıp, ondan ürünler çıkarırız, onlar da o ürünlerden yerler.

34.Orada hurmalıkları ve üzüm bağlarını Biz var ederiz, içlerindeki pınarlardan sular akıtırız.

35.Böylece (kendiliğinden) yetişen ve elleriyle ürettikleri ürünlerden yesinler diye. Hâlâ şükretmeyecekler mi?

36.Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ın şanı ne yücedir.

37.Gece de onlar için (sınırsız kudretimize dair) bir delildir. Biz, gündüzün ışığını ondan çekip alırız da birden karanlıkta kalıverirler.

38.Güneş de kendisi için belirlenmiş bir kanun dairesinde ve kendi yörüngesinde akıp gider. Bütün bunlar; üstün kudret sahibi ve her şeyi hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir (koyduğu ölçüsüdür).

39.Ay için de menziller (konaklar) belirledik. Biz onu; kuru ve eğik bir hurma dalını andırır hale gelinceye kadar çeşitli safhalardan geçirdik.

40.Ne güneş aya erişebilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Bunların hepsi kendi yörüngesinde akıp giderler.

41.Onlar için bir delil de; insan neslini (Nuh’un) gemisinde taşımamızdır.

42.Ve kendileri için binecekleri onun gibi başka şeyleri yaratmamızdır.

43.Dilersek (şartlar oluşursa) onları suda boğarız, bu takdirde kimse onlara yardım edemez ve kimse onları kurtaramaz.

44.Ancak katımızdan bir rahmet olarak boğmuyor ve belli bir süreye kadar onları yaşatıyoruz.

45.Onlara: “Geçmişte yaptığınız ve gelecekte yapacağınız işlerden dolayı sorumluluk duyun ki, ilâhi merhamete erişebilesiniz” denildiği zaman (aldırış etmezler).

46.Onlar, Rablerinden kendilerine ne zaman bir mesaj gelse mutlaka ondan yüz çevirdiler.

47.Onlara: “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarf edin” denildiğinde; o kâfirler müminlere şöyle der: “Allah’ın dilediği taktirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.”

48.Yine onlar: “Eğer doğru söylüyorsanız bizi tehdit ettiğiniz Son Saat (Kıyamet) ne zaman kopacak?” derler.

49.Onlar birbirleriyle uğraşırken, kendilerini ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.

50.O zaman ne bir vasiyette bulunabilirler ve ne de ailelerinin yanına dönebilirler.

51.Sûr’a üflenince bir de bakarsın ki onlar, kabirlerinden kalkıp koşarak (hesap vermek üzere) Rablerine giderler.

52.İşte o zaman: “Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı?” derler. Onlara şöyle denir: “Rahmân’ın vaat ettiği işte bu. Rasuller gerçekten doğru söylemişler.”

53.Olan sadece müthiş bir sesten ibarettir. Onların hepsi dirilip huzurumuzda toplanmış olurlar.

54.Bugün hiç kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmayacak ve sadece yapıp- ettiklerinin karşılığını görecektir.

55.Cennetlikler o günden itibaren zevk ve safa içinde yaşayacaklar.

56.Onlar ve eşleri tahtlara kurulmuş bir şekilde gölgelerde olacaklardır.

57.Orada onlar için her çeşit meyve vardır ve bütün istekleri de yerine getirilir.

58.Merhametli Rablerinden gelen söz şu olacak: “Selam size!”

59.Ve “Ey günahkârlar! Bugün siz şöyle bir ayrılın!” (denir).

60.”Ey Âdemoğulları! Size, şeytana kulluk etmeyin çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır”,

61.”Yalnız Bana kulluk edin doğru yol budur” demedim mi?

62.Buna rağmen o sizden pek çok nesli saptırdı, neden aklınızı kullanmadınız?

63.İşte, size bildirilen cehennem bu!

64.İnkârda ısrarınızdan dolayı girin oraya!

65.O gün onların ağızlarını mühürleriz de işledikleri günahları Bize elleri söyler, ayakları da şâhitlik eder.

66.Dileseydik, (dünyada) onların gözlerini tamamen kör ederdik. O zaman yolu bulmak isterlerse nasıl görecekler?

67.Dileseydik, oldukları yerde şekillerini değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi ve ne de geri dönebilirlerdi!

68.Biz kimin ömrünü uzatırsak, (yaşlandıkça) onun güç ve yeteneklerinde bir azalma meydana getiririz. Hâlâ akıllarını kullanmayacaklar mı?

69.Biz ona (Rasüle) şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da. Ona vahyedilen, sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.  

70. Diri (sağ) olanları uyarmak ve kâfirlere de azap sözünün hak olması içindir!”

71.Kudretimizin bir eseri olarak sahip oldukları evcil hayvanları yarattığımızı görmezler mi?,

72.Onları kendilerinin hizmetine sunduk. Bir kısmı binekleridir, bir kısmının da etini yerler.

73.Onlarda insanlar için çeşitli yararlar ve içecekler (süt) vardır, niçin hâlâ şükretmiyorlar?

74.Bir de, sanki kendilerine bir yardımı dokunacakmış gibi, Allah’tan başka ilâhlar edindiler.

75.Bunların onlara yardıma asla güçleri yetmez; aksine kendileri onların hizmetine girmiş askerleridir.

76.(Ey Rasül!) Artık onların sözleri seni üzmesin! Biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.

77.İnsan kendisini bir nutfeden (bir damla sudan) yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?

78.Kendi (yoktan) yaratılışını unutarak: “Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?” diye Bize misal getirmeye kalkıyor!

79.De ki: “Onları ilk defa yoktan var eden diriltecektir. O, yaratmanın her çeşidini çok iyi bilendir!”

80.Yemyeşil ağaçtan sizin için ateşi çıkaran O’dur; işte ondan yakıp durmaktasınız.

81.Gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, (yok olanların) yerine onlar gibi (yeni)lerini yaratmaya muktedir olamaz mı? Elbette olur! O, her şeyi bilen mükemmel bir yaratıcıdır.

82.Bir şeyin olmasını dilediğinde, ona sadece “Ol!” der; o da hemen oluş sürecine girer (oluverir).

83.Kâinattaki bütün her şeyin üzerinde mutlak hükümranlık sahibi olan Allah yüceler yücesidir! Hepiniz sonunda hesap vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.

NOT: Bu sûrenin mealinin birinci gözden geçirilmesi Eylül.2019’da yapılmıştır.

 

X