25 Nisan 2024 Perşembe
MENÜ
SON YAZILAR

YÛNUS SÛRESİ

10/70 YÛNUS SÛRESİ 

(Sûre adını 98nci âyetinde geçen: Azabı hak ettikten sonra iman ederek imanından istifade eden Yûnus’un kavmi dışında başka hiçbir halk olmadı! ifadesinde geçen Yûnus adından almaktadır. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushafda 10ncu, inişte 70nci sıradadır ve 109 âyettir.)

E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

1.Elif! Lâm! Râ! İşte bunlar, o hikmetli Kitab’ın/Kur’an’ın âyetleridir.                                                

2.İnsanları uyar ve iman edenlere de Rableri katında yüksek bir makam olduğunu müjdele! diye içlerinden bir adama vahyetmemiz onlara çok mu tuhaf geldi ki o kâfirler: (Rasûl’e) Şüphesiz bu apaçık bir büyücüdür! dediler.

3.Şüphesiz Rabbiniz o Allah’tır ki, gökleri ve yeri altı günde/evrede yarattı, sonra Arş’a istiva etti/hükümran oldu, her şeyin yasasını/kuralını koydu. O’nun izni olmadan hiç kimse şefaatçı/aracı olamaz. İşte bu sizin Rabbiniz olan Allah’tır, O’na kulluk edin. Halâ düşünüp öğüt almayacak mısınız? (Bak. Fâtiha 1.4)

4.Allah’ın vaadi haktır/gerçektir, hepinizin dönüşü O’nadır. Muhakkak ki O, ilk önce yaratır sonra onu/yaratmayı tekrarlar. Bu (tekrar yaratma); iman edip salih amel işleyenlere mükâfatlarını adaletle vermek içindir, kâfirlere de inkârlarından dolayı kızgın içecekler ve elem verici bir azap vardır.

(NOT: Öldükten sonra yeniden diriltileceğiz ve herkese hak ettiğinin karşılığı mutlaka verilecektir: İman edip salih amel işleyenlere (cennet), kâfirlere de inkâr ettikleri için kızgın içecekler ve elem verici bir azap (cehennem) vardır. Yani, herkes Dünyada kendi yapıp-ettiklerinin karşılığını ahirette görecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir.H.S.)                                                                                                               

5.O, Güneşi bir ışık kaynağı, Ay’ı da bir nûr/ışığı yansıtıcı yaptı, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için menziller belirledi. Allah, bunları ancak hakk/hakikat ile yaratmıştır. O bilen bir kavim için âyetlerini ayrıntılı olarak açıklamaktadır. (Bak. 6.96*10.5*17.12*36.39*41.12*55.5 H.S.)

6.Gece ve gündüzün birbiri peşi sıra gelişinde, Allah’ın göklerde ve yerde yarattıklarında takvâ sahibi kavimler için nice âyetler/deliller vardır.      

7.Muhakkak ki Dünya hayatından hoşlanarak onunla tatmin olan ve bize kavuşmayı ummayanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar da var.

8.İşte onların yaptıklarının karşılığı olarak varacakları yer ateştir.

9.Şüphesiz iman edip salih amel işleyenler, imanları sayesinde Rableri onları hidayete erdirecek ve içlerinde ırmaklar akan Naim cennetlerine koyacaktır.

10.Onlar orada/cennette: Sübhâneke Allahümme/Allah’ım Sen Sübhân’sın-noksanlıktan uzaksın, ve tehıyyetühüm fihâ selâm/ birbirlerine esenlik dilekleri: selam’dır, dualarının sonu da: Hamd (bütün övgüler) âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur! derler,

11.İnsanların hayrı acele istedikleri gibi, Allah da onlara şerri eğer acele verseydi onların ecelleri gelmiş olurdu. Bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.

12.İnsanlara bir sıkıntı dokununca; yan yatarken, otururken veya ayaktayken Bize dua ederler. Sıkıntılarını giderdiğimizde ise, sanki bu sıkıntı yüzünden Bize yalvarmamış gibi çekip giderler. İşte böyle, haddi aşanların yaptıkları şeyler onlara cazip görünür.                                     

13.Andolsun ki; sizden önceki nice nesilleri, Rasûller kendilerine apaçık belgelerle geldikleri halde iman etmeyip, zulmettikleri için helâk ettik. Günahkâr kavimleri işte böyle cezalandırırız.

14.Sonra; onların ardından nasıl davranacağınızı görmek için sizi yeryüzünde/o yerlerde halifeler/sorumlular kıldık.

15.Bizimle karşılaşmayı ummayanlara âyetlerimiz açıkça okunduğu zaman: Bize başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir! derler. De ki: Ben onu kendiliğimden değiştiremem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Eğer Rabbime karşı gelirsem, büyük gün’ün/Mahşer Günü’nün azabından korkarım!  

16.De ki: Eğer Allah dileseydi onu size okumazdım, onu size hiç bildirmezdim. Bundan önce aranızda bir ömür boyu yaşadım. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?  

17.Yalan uydurarak Allah’a iftira eden veya O’nun âyetlerini yalan sayandan daha zâlim kim olabilir? Muhakkak ki mücrimler/günahkârlar iflah olmazlar.

18.Allah’ın peşi sıra, kendilerine faydası da zararı da olmayan şeylere kulluk ediyorlar ve: Allah katında bunlar bizim şefaatçilerimiz! diyorlar. De ki: Allah’a göklerde ve yerde O’nun bilmediği bir şeyin haberini mi veriyorsunuz? O, onların ortak koştuğu şeylerden Sübhan’dır/ münezzeh’tir/yücedir!                                                                                                                          

19.İnsanlar önceleri sadece bir tek ümmetti, sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer daha önce bu konuda Rabbinin verilmiş bir sözü/hükmü olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri konularda hemen hüküm verilirdi.

20.Diyorlar ki:Rabbinden ona bir âyet/mucize indirilseydi ya! De ki: Gaybın bilgisi sadece Allah’a aittir. Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!

21.O insanlara dokunan sıkıntıdan sonra bir rahmet verdiğimiz zaman âyetlerimize karşı hemen plan yapmaya başlarlar. De ki: Allah’ın planı daha hızlıdır. Elçilerin/meleklerin yaptığınız tüm planları yazdıklarını bilin!

22.Sizi karada ve denizde yürüten O’dur. Hatta, bindikleri yelkenli gemi tatlı bir rüzgârla yol alırken, yolcular keyifli oldukları bir sırada, şiddetli bir fırtına çıkar ve dalgalar her yandan onları kuşatır. O zaman dini yalnız Allah’a has kılarak: Bizi bu felâketten kurtarırsan andolsun ki Sana şükredenlerden olacağız! diyerek dua ederler.

23.Ama onları kurtarınca, yeryüzünde taşkınlık yaparlar. Ey insanlar! Dünya hayatının menfaatları için sizin azgınlığınız sadece kendinize zarar verir. Sonunda dönüşünüz Bize’dir ve yaptıklarınızı size haber vereceğiz!

24.Dünya hayatı gökten indirdiğimiz yağmurla hayat bulup yeşeren, insanların ve hayvanların yararlandıkları yeryüzü bitkileri gibidir. Yeryüzü yağmurun suyuyla boy atıp gürleşir, sonunda süslenip güzelleşir. Ekip biçenlerin orada egemenlik sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece vakti veya güpegündüz emrimiz gelir ve orayı hiç bitki bitmemiş gibi kupkuru yaparız. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi ayrıntılı olarak işte böyle açıklıyoruz!

25.Allah; kullarını selam yurduna/cennete çağırıyor ve dileyene/hak edene hidayet ediyor/doğru yola iletiyor.

26.Güzel amel işleyenlere daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerine kara/leke de zillet/aşağılanma da bulaşmaz. Onlar cennet halkıdır ve orada ebedî kalacaklardır.

27.Kötülük yapanların cezası yaptıkları kötülüğün misli/aynısı kadardır. Onları bir zillet/aşağılanma kaplar. Onları Allah’ın gazabından koruyacak hiç kimse yoktur. Yüzlerine zifiri bir gecenin karanlığı sıvanmış gibidir. İşte onlar cehennem ahalisidir ve orada ebedî kalacaklardır.

(NOT: İman edip salih amel işleyenler inşallah cennete gideceklerdir:

1.Allah kullarını selam yurduna/cennete çağırıyor ve dileyene/hak edene hidayet ediyor.

2.İman edip salih amel işlemek, cennete gitmenin olmazsa olmaz şartıdır. Allah, salih/güzel amel işleyenlere daha güzelini verdiği gibi daha da fazlasını veriyor.

3.Kötülük yapanlara ise sadece yaptıkları kötülük kadar ceza veriyor.

Netice: Allah’ın doğru yolunu seçenlerin cennete gitmesi son derece kolay değil mi? Ayrıca bu konuyu destekleyen başkaca âyetler de var. Örnek: “Büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örterim!” bunlardan sadece birisidir. H.S.)

28.O gün/Mahşer Günü onların hepsini toplarız. Sonra şirk koşanlara: Siz ve şirk koştuklarınız yerinizde bekleyin! deriz ve onları birbirinden ayırırız. Ortak koştukları onlara: Siz bize kulluk etmiyordunuz ki! derler.

29.Ve: Allah şahittir ki, sizin bize kulluk ettiğinizden bizim hiç haberimiz yoktu! derler.

30.Orada herkes, daha önce yaptıklarını karşısında bulacak ve gerçek Mevlâları olan Allah’ın huzuruna çıkarılacaklardır. İlâh diye uydurdukları ise onları yüzüstü bırakıp gidecektir.

31.De ki: Size gökten ve yerden rızık veren kimdir? Duyma ve görme kabiliyeti veren kimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran kimdir? Bütün işleri yöneten kimdir? Hepsi de: Allah’tır! diyecekler. De ki: O halde takvâlı olmayacak mısınız?

32.İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Hakikatın ötesi sapıklık değil de nedir? O halde nasıl (sapkınlığa) döndürülüyorsunuz?

33.Böylece Rabbinin; Onlar artık iman etmezler! şeklindeki hükmü, fâsıklar/yoldan sapmışlar için gerçekleşmiş oldu.

34.De ki: Ortak koştuklarınız arasında ilk kez yaratıp (öldükten) sonra tekrar diriltecek olan var mı? De ki: Allah ilk olarak yaratır (öldükten) sonra (tekrar) diriltir. O halde nasıl (gerçeklerden) döndürülüyorsunuz?

35.De ki: ortak koştuklarınız arasında hakka/doğruya götürecek birisi var mı? De ki: Hakka/doğruyu götüren Allah’tır. O halde; hakka/doğruya götüren mi, yoksa kendisi götürülmedikçe onu bulamayan mı uyulmaya daha lâyıktır? Size ne oluyor? Nasıl böyle hüküm veriyorsunuz?

36.Onların çoğu sadece zanna uyarlar, zan ise hakikatın yerini tutamaz. Şüphesiz Allah onların yaptıklarını çok iyi bilmektedir.

37.Bu Kur’an Allah’ın peşi sıra bazı başkası tarafından uydurulmuş değildir. Kendisinden önceki Kitap’ları tasdik eder ve o Kitabı ayrıntılı olarak açıklar. Onda şüphe yoktur, Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.

38.Yoksa: Onu (Muhammed) kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru söylüyorsanız Allah’tan başka kim varsa onları da çağırın ve onun benzeri bir sûre getirin!

39.Aslında onlar, bilmedikleri ve te’vîlüh/yorumunu kavrayamadıkları bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamıştı. Zâlimlerin sonunun nasıl olduğuna bak!

40.İçlerinden ona (Kur’an’a) inanacak olan da var, inanmayacak olan da. Senin Rabbin fesatçıları çok iyi bilir.

41.Eğer seni yalanlarlarsa onlara de ki: Benim yaptıklarım bana, sizin yaptıklarınız da size aittir. Siz benim yaptıklarımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptıklarınızdan sorumlu değilim!

42.Onlardan seni dinleyenler de vardır. Şayet onlar akıllarını kullanmazsa, sağırlara sen duyurabilir misin?

43.Onlardan sana bakanlar da var. Eğer basiretleri yoksa sen körlere doğru yolu gösterebilir misin?

44.Şüphesiz ki Allah insanlara asla zulmetmez. Fakat insanlar kendi kendilerine zulmediyorlar.

45.Onları bir araya toplayacağımız gün/Mahşer Günü; sanki birbirleriyle tanışmalarına yetecek kadar kısa ve günün az bir vakti kadar dünyada yaşadıklarını sanacaklar. Allah ile karşılaşmayı inkâr eden ve doğru yola girmeyenler gerçekten hüsrana uğrayanlardır.

46.Onlara yaptığımız uyarının/cezanın bir kısmını sana göstersek de göstermeden seni vefat ettirsek de onların dönüşleri Bizedir. Allah onların yaptığı her şeye şahittir.

47.Her ümmetin bir Rasûlü vardır. Rasûller geldiklerinde aralarında adaletle hükmedilir ve onlara haksızlık yapılmaz.

48.Diyorlar ki: Eğer doğru söylüyorsanız, bu vaat/son saat ne zaman gerçekleşecek? 

49.De ki: Allah’ın dilediğinden başka, ben kendime fayda sağlama veya zarar verme gücüne sahip değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelmişse bir an bile ertelenmez, gelmemişse bir an bile öne çekilmez.

50.De ki: O’nun azabı, size gece uyurken veya gündüzün gelse ne farkeder? Bu günahkârlar onu neden acele istiyorlar?

51.O (azap) başınıza geldikten sonra mı iman edeceksiniz, yoksa şimdi mi? Onu acele istiyordunuz da! denecektir.

52.Sonra zulmedenlere: Kalıcı azabı tadın. Kazandığınızın karşılığından başka ne görecektiniz! denecektir.

53.Sana: Bu gerçek mi? diye soruyorlar. De ki: Evet! Rabbime yemin olsun ki o gerçektir ve siz ona engel olamayacaksınız!    

54.Zulümedenler, azabı gördüklerinde içten içe bir pişmanlık duyarlar ve yeryüzünde sahip oldukları her şeyi kurtulmak için fidye olarak verirlerdi. Ancak onlara adaletle hükmedilir ve haksızlığa uğratılmazlar.

55.İyi bilin ki göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. İyi bilin ki Allah’ın sözü haktır/gerçektir. Lakin onların çoğu bilmezler.

56.Dirilten de öldüren de O’dur. Ve O’na döndürüleceksiniz.

57.Ey insanlar! Rabbinizden size bir nasihat, gönüllerinize şifa, iman edenlere hidayet ve rahmet gelmiştir.

58.De ki:Allah’ın lütfu ve rahmetiyle, sadece onunla rahatlasınlar. Bu, onların biriktirdiğinden (servetten) daha hayırlıdır.

59.De ki: Allah’ın size indirdiği rızkın bir kısmını helâl bir kısmını da haram kıldığınızı görmüyor musunuz? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?

60.Allah’a karşı yalan uyduranlar Kıyamet Günü’nü ne sanıyorlar? Muhakkak ki Allah’ın insanlara ikramı boldur, ama onların çoğu  şükretmezler.

61.İster bir işe dalıp gitmiş olun; ister Kur’an okumakta olun, hangi durumda olursanız olun mutlaka yaptıklarınıza şahit oluruz. Yerde ve gökte zerre kadar bir şey Rabbinize gizli kalmaz. Bunların küçüğü de büyüğü de mutlaka apaçık bir kitapta kayıtlıdır.

62.E lâ inne evliyâellâhi lâ havfün aleyhim ve lâ hüm muhzenin/     

İyi bilin ki, Allah’ın evliyâlarına/taraftarlarına korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaktır.

63.Onlar (Allah’ın taraftarları), iman eden ve takvâ sahibi olanlardır.

64.Dünya hayatında da ahirette de onlara/Allah’ın taraftarlarına müjde vardır. Allah’ın sözlerinde asla değişme olmaz. Büyük kurtuluş işte budur.

65.Onların (kâfirlerin) sözleri seni üzmesin; çünkü izzet/itibar tamamıyla Allah’ındır. O Semî’dir/işitendir, Alîm’dir/bilendir.

66.İyi bilin ki göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. Allah’ın peşi sıra başkasına tapanlar; aslında onlara tapmıyorlar, gerçekte onlar zanna/kuruntuya tapıyorlar ve onlar saçmalıyorlar.

67.İstirahat etmeniz için geceyi (karanlık), (çalışmanız için) gündüzü  aydınlık kılan O’dur. Elbette bunda, söz dinleyen bir kavim için âyetler/deliller vardır.

68.Allah çocuk edindi! dediler.  O sübhandır/bundan münezzehtir. O zengindir, göklerde ve yerde olanlar O’nundur. Bu konuda sizin hiçbir delililiniz yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz şeyi mi söylüyorsunuz? .

69.De ki: Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler!

70.Dünyada geçici bir faydalanma vardır. Sonra dönüşleri Bize’dir. Sonra da inkâr etmelerine karşılık onlara şiddetli bir azabı tattıracağız.

71.Onlara Nuh’un haberini anlat. Hani o kavmine dedi ki: Ey kavmim! Benim aranızda durmam ve Allah’ın âyetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa bilin ki, ben Allah’a tevekkül ettim/güvendim. Artık siz ve şirk koştuklarınızla toplanıp ne yapacağınıza karar verin, sonra da mühlet vermeden bana yapacağınızı yapın! dedi.

72.Eğer yüz çevirirseniz, siz bilirsiniz. Sizden bir ücret istemedim! Benim ücretim ancak Allah’a aittir. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum!

73.Bunun üzerine onu yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide olanları kurtardık ve onları yeryüzünün halifeleri yaptık. Âyetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Uyarılan (ama inanmayan) o kimselerin sonunun ne olduğunu bir düşün! (Bak. 7.84 Dipnotu H.S.)

74.Sonra onun (Nuh’un) ardından Rasûlleri kendi kavimlerine gönderdik. Onlara apaçık deliller getirdiler. Ama onlar, daha önce yalanladıkları şeylere inanmak istemediler. Haddi aşanların kalplerini işte böyle mühürleriz.

75.Sonra onların ardından Musa ve Harun’u âyetlerimizle Firavun’a ve melelerine/ileri gelenlerine gönderdik. Onlar büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.

76.Katımızdan onlara gelen hakka/gerçeğe: Bu apaçık bir sihirdir! dediler.

77.Musa onlara: Size gelen hakk/gerçek için bu sihirdir! mi diyorsunuz? Sihirbazlar iflâh olmazlar! dedi.

78.Onlar: Atalarımızdan gördüğümüz yoldan/dinden bizi çevirmek ve yeryüzünün yönetimini ele geçirmek için mi geldiniz? Biz, ikinize de inanmıyoruz! dediler.

79.Firavun: Bütün usta sihirbazları toplayıp bana getirin! diye emretti.

80.Sihirbazlar gelince Musa onlara: Bütün hünerlerinizi ortaya atın! dedi.

81.Onlar atınca Musa: Sizin bu yaptığınız sihirdir. Allah elbette onu boşa çıkaracaktır. Muhakkak ki Allah bozguncuların işini düzeltmez!

82.Suçlular hoşlanmasa da Allah hakkı/gerçeği kelimeleriyle ortaya çıkaracaktır! dedi.

83.Firavun ve melelerin/ileri gelenlerin kötülük yapmasından korktukları için, kavminden bir kısım insan dışında Musa’ya iman eden olmadı. Çünkü Firavun orada tam bir hâkimiyet kurmuş zalim/azgın biriydi.

84.Musa dedi ki: Ey kavmim! Allah’a iman ettiyseniz ve müslümansanız O’na tevekkül edin/güvenin!  

85.Dediler ki: Biz Allah’a tevekkül ettik/güvendik. Rabbimiz! Bizi bu zalim kavmin baskı ve zulmüne uğratma!  

86.Rahmetinle bizi bu kâfir kavimden kurtar!

87.Musa ve kardeşine: Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın ve evlerinizi kıble yapın ve ekıymus salâh/namazı dosdoğru kılın. Mü’minlere müjdele! diye vahyettik.

88.Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Firavuna ve melelerine/ileri gelenlerine dünya hayatında büyük bir saltanat ve mallar verdin. Ey Rabbimiz! Onlar bunu insanları Sen’in yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabbimiz! Mallarını mahvet, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görünceye kadar iman etmeyecekler!

89.(Allah): İkinizin duası da kabul olunmuştur. Siz doğru yolunuza devam edin ve kendini bilmeyenlerin yoluna uymayın! dedi.

90.İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu takip ve taarruz için onların peşine düştü. Nihayet boğulmak üzereyken (Firavun) dedi ki: İsrailoğulları’nın iman ettiği ilâhtan başka ilâh olmadığına iman ettim. Ben de müslümanım! 

91.(Allah): Şimdi mi? Oysa bu ana kadar isyankârdın ve bozgunculuk yapıyordun! dedi.

92.Senden sonrakilere bir âyet/ibret olması için bugün senin cesedini koruyacağız. Muhakkak ki insanların çoğu âyetlerimizden/delillerimizden gafildir.

93.Gerçekten Biz, İsrailoğullarını güvenli ve güzel bir yere yerleştirdik ve onlara temiz rızıklar verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler.  Rabbin, ihtilafa düştükleri konularda Kıyamet Günü hükmünü elbette verecektir.

94.Eğer sana indirdiğimizden şüphe edersen, senden önce indirilen Kitapları okuyanlara sor. Doğrusu Rabbinden sana hakk/gerçek gelmiştir. Sakın şüphe edenlerden olma!

95.Ve Allah’ın âyetlerini yalanlayanlardan da olma. Yoksa hüsrana uğrayanlardan/kaybedenlerden olursun.

96.Şüphesiz ki, Rabbinin sözü/hükmü aleyhlerinde gerçekleşmiş olanlar iman etmezler!

97.Onlara her türlü âyet/mucize gelse bile can yakıcı azabı görünceye kadar onlar iman etmezler!

98.Azabı hak ettikten sonra iman ederek imanından istifade eden başka hiçbir halk olmadı! Yûnus’un kavmi hariçtir. İman edince dünya hayatında rezil eden azabı onlardan kaldırdık ve bir süre daha dünya nimetlerinden onları istifade ettirdik.

99.Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki herkes toptan iman ederdi. O halde, insanları zorla sen mi mü’min yapacaksın?

100.Allah’ın izni/onayı olmadan hiç kimse iman etmiş sayılmaz. Allah aklını kullanmayanları ricse/pislik içinde bırakır.

(NOT: “Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki herkes toptan iman ederdi!” İfadesinden; “Rabbin yeryüzündeki herkesin iman etmesini dilemedi” şeklinde bir anlam çıkarmak doğru değildir. Zira hemen peşinden (Rasûle): “İnsanları zorla sen mi mü’min yapacaksın?” ifadesiyle: “İnsanların zorla mü’min yapılmasını istemediği” açıkça anlaşılmaktadır. Diğer bütün varlıkların Allah’a iman edecek şekilde yaratıldıkları beyan buyurulurken, sadece insanların ve cinlerin kendi özgür iradeleriyle iman etmeleri istenmiştir. Allah, kullarının elbette Allah’a iman etmelerini istemektedir ve bunun için onlara Rasûller ve Kitaplar göndermiştir. Fakat, onların iman etmelerini zorla değil, özgür iradeleriyle yapmalarını ve iman edenlerin sonunda cennete kavuşacaklarını müjdelemektedir. İnkârı ve şirki de seçmek isteyenlere de bunun yanlış olacağını ve sonunda cehennem azabıyla karşılaşacaklarını peşin olarak bildirmekte ve herkesi seçimlerinde serbest bırakmaktadır. Bir başka âyette de: Dileyen iman eder, dileyen inkâr eder! buyurulmaktadır. Bu Allah’ın kullarına adil davranmasının açıkça ifadesidir. H.S.)

101.De ki: Göklerde ve yerde olanlara bakıp ibret alın! Ancak o âyetler/ deliller ve uyarılar iman etmeyecek bir kavme fayda sağlamaz.                    

102.Onlar, kendilerinden öncekilerin başlarına gelen felâketlerin benzerini mi bekliyorlar? De ki: Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!

103.Sonra Rasûllerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Bu böyledir, zira iman edenleri kurtarmak üzerimize bir haktır/borçtur.

104.De ki: Ey insanlar! Eğer benim dinimden şüphe ediyorsanız, şunu bilin ki, sizin Allah’ın peşi sıra kulluk ettiklerinize ben asla kulluk etmem. Ben ancak sizi öldürecek olan Allah’a kulluk ederim. Ve bana mü’minlerden olmam emredildi!

105.Ve hanîf (Allah’ı birleyen) olarak bu dine yönel ve sakın müşriklerden olma (diye emredildi)!                                           

106.Allah’ın peşi sıra sana yararı da zararı da olmayanlara tapma! Eğer böyle yaparsan zâlimlerden olursun.

107.Eğer Allah sana bir zarar/sıkıntı verecek olsa, onu   giderecek O’ndan başka hiç kimse yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun hayrına engel olabilecek kimse de yoktur. O, hayrını dileyen/hak eden kullarına verir. O, Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahîm’dir/merhametlidir!

108.De ki: Ey insanlar! Rabbinizden hakk/gerçek size gelmiştir. Artık kim hidayeti/doğru yolu tercih ederse bunu kendi lehine yapmış olur. Kim de dalaleti/sapmayı seçerse bu kendi aleyhine olur. Ben sizin üzerinize bir vekil/koruyucu/muhafız değilim!

(NOT: Rabbimiz hakkı/gerçeği getirmiş ve bunu bizlere bildirmiştir. Bundan sonrası biz kullarının tercihine kalmıştır ve iki yol vardır:

1nci yol: Hidayeti/doğru yolu tercih edenler, onlar bunu kendi lehlerine seçmiştir. Seçimi bir başkası değil, kendileri yapmıştır. Bu yolun sonu onları cennete götürecektir.

 2nci yol: Dalaleti/sapmayı tercih edenler, onlar da bunu kendileri seçmiştir, başka birisi değil. Bunun kendi aleyhlerine olduğunu Rabbimiz en başında bildirmiştir. Bu yolu seçenlerin varacakları yer ise cehennemdir. İnsanlar; yaptıkları seçimlere ve sonrasındaki eylemlerine göre Allah’ın önceden belirlediği cennete veya cehenneme gideceklerdir. Bunun sorumlusu başkası değil sadece insanın kendisidir. H.S.)

109.Sana vahyedilene uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O hüküm verenlerin en hayırlısıdır!

(Harun Sorkun-Gözden Geçirme: Aralık 2023)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

X