33/105 AHZÂB SÛRESİ
(Sûre adını; hizipler, birleşik düşman ordusu anlamındaki, 20 ve 22 âyetlerde geçen ahzâb kelimesinden almaktadır. Medine döneminde nazil olmuştur. Mushafda 33ncü, inişte 105nci sıradadır ve 73 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1.Ey Nebi! Allah’a karşı takvâlı ol! Ve kâfirlere ve münâfıklara itaat etme! Muhakkak ki Allah Alîm’dir/bilendir, Hakîm’dir/hikmet sahibidir. (Bak. 6.52*7.2*18.28*20.131*25.52*29.8*31.15*33.1,48*53.29*68.10* 76.24*80.1-12)
2.Rabbinden sana vahyolunana uy/tabi ol. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
3.Ve Allah’a tevekkül et/güven. Ve Allah vekil olarak sana yeter.
(Bak. 3.159*4.81*8.49,61*14.12*27.79*33.3,48*65.2,3)
4.Allah bir kişinin göğsünde iki kalp yaratmadı. Ve vücudunu ananızın vücudu gibi zıhar yaptığınız/haram saydığınız karılarınızı da sizin gerçek analarınız yapmadı. Ed’ıyâekum/ himayenizde olanları/evlatlıklarınızı da sizin gerçek çocuklarınız kılmamıştır. Bunlar dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah gerçeği söyler ve doğru yolu gösterir. (Bak. 33.4,37*58.2-4)
5.Evlatlıklarınızı babalarına nispet ederek (babalarının adıyla) çağırın, bu Allah katında adalete uygun bir davranıştır. Eğer onların babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, unutmayın ki zaten onlar sizin din kardeşlerinizdir ve kasıtlı olarak yaptıklarınızdan sorumlusunuz. Ve Allah Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahıym’dir/merhametlidir.
6.Bu Nebi/Muhammed, mü’minlere kendi nefislerinden/canlarından daha öncedir/yakındır. Ve onun eşleri de onların analarıdır (hükmündedir). Ve akraba olanlar (mirasta) Allah’ın Kitabında/Kur’an’da mü’minlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza ma’rûfa uygun bir iyilik/vasiyet yapabilirsiniz. Bunlar Kitap’da/Kur’an’da yazılıdır.
(Bak. 8.75*9.24*33.6,53)
(NOT: Bu âyette Rasûlün eşlerinin mü’minlerin anaları hükmünde olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle, Ahzâb 33.53’de: Rasûlün vefatından sonra onun eşleriye evlenmek mü’minlere haram kılınmıştır. Ayrıca, akrabalık bağlarının mirasta mü’minlerden ve muhacirlerden daha yakın/öncelikli olduğu da bildirilmiştir.)
7.Ve bütün Nebilerden söz aldığımızı hatırla! Ve Senden ve Nûh’tan ve İbrahim’den ve Mûsa’dan ve Meryem Oğlu İsa’dan. Ve onlardan sağlam bir söz almıştık. (Bak. 3.81*33.7*42.13)
8.Bunu, sözlerine sadık olanların bu sadakatlarını sormak için yaptık. Ve kâfirlere de elem verici bir azap hazırladık. (Bak. 4.41*5.109*7.6*33.8)
9.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Üzerinize düşman orduları geldiğinde Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Onların üzerine şiddetli bir fırtına ve sizin göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. (Bak 3.124-126*33.9)
10.Onlar yukarıdaki ve aşağıdaki bölgelerden sizin üzerinize gelmişlerdi. Korkudan; gözleriniz yuvalarından fırlamış, yürekleriniz boğazlarınıza gelmişti. Allah’ın ne yapacağı hakkında çeşitli varsayımlarda bulunuyordunuz. (Bak. 3.154*33.10*48.6,12)
11.İşte orada mü’minler büyük bir imtihandan geçirildiler ve şiddetli bir sarsıntıya uğratıldılar. (Bak 2.214*33.11)
12.O vakit münâfıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı: Allah ve Rasûlü bize boş vaatlerde bulunmuşlar?
(Bak. 8.49*33.12)
13.O vakit içlerinden bir grup da şöyle diyordu: Ey Yesrib/Medine halkı! Sizin için burada durmanın sırası değildir, derhal (evinize) dönün! Başka bir grup da evleri korumasız olmadığı halde: Evlerimiz korumasız! diyerek Nebiden izin istiyordu. Oysa onların (asıl) maksadı cepheden kaçmaktı.
14.Eğer şehrin her yanından üzerlerine saldırılsa ve onlardan fitne çıkarmaları istenseydi onlar hemen bunu (fitne çıkarmayı) yaparlardı.
15.Ve muhakkak ki onlar kaçmayacaklarına dair daha önce Allah’a söz vermişlerdi. Ve Allah’a verilen söz sorumluluk gerektirir/tutulmalıdır. (Bak. 8.15*17.34*33.15,23*48.10)
16.De ki: Ölmekten veya öldürülmekten kaçmanız boşunadır. Savaştan kaçsanız bile, ancak kalan ömrünüz/vadeniz kadar yaşatılırsınız! (Bak. 4.78*33.16*62.8)
17.De ki: Eğer Allah sizi bir zarara uğratmak istese, O’ndan sizi kim koruyabilir? Ya da O size bir lütufta bulunmak istediğinde bunu kim engelleyebilir? Onlar, Allah’ın peşi sıra bir veli ve yardımcı bulamazlar. (Bak. 6.17*10.17*33.17)
18.Muhakkak ki Allah içinizdeki, başkalarını (savaştan) caydıranları da kendileri savaşa çok az katıldıkları halde arkadaşlarına: Bize katılın! diyenleri de çok iyi bilmektedir.
19.Size karşı kıskançlık ediyorlar. Korkuya kapıldıklarında, ölüm baygınlığı çökmüş gibi gözleri dönmüş bir halde sana baktıklarını görürsün. Sonra korkuları geçtiğinde, elde ettiklerinizi kıskandıkları için keskin bir dille size hücum ederler. Onlar iman etmediler, Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır, bu Allah için kolaydır. (Bak. 3.180*33.19*47.9,28)
20.Onlar (münâfıklar) Ahzâb’ın (birleşik düşman ordusunun) gitmediğini sanıyorlar. Bu düşman ordusu bir daha gelecek olsa bunlar çölde bedevilerin arasında olmayı, savaştaki durumunuzu uzaktan sorup-öğrenmeyi arzu ederler. Zaten aranızda olsalardı ancak çok azı savaşırdı.
21.Andolsun ki, Allah’ın rızasına ve Âhiret Günü’ne kavuşmak isteyen ve Allah’ı sürekli zikreden/hatırlayan kimseler için, Allah Rasûlü üsvetün hasene/güzel bir örnektir. (Bak 4.80*33.21*60.6*)
22.Ve mü’minler ahzâbı (birleşik düşman ordusunu) gördüklerinde dediler ki: Allah’ın ve Rasûlü’nün bize vaat ettiği şey işte budur! Allah ve Rasûlü doğru söylemiştir! Bu onların imanını ve teslimiyetlerini artırmıştır. (Bak. 3.173*8.2*9.124*18.13*19.76*22.54*33.22*48.4)
23.Mü’minlerden öyle yiğitler var ki onlar Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan bazısı adağını yerine getirdi (şehit oldu). Bazısı da (şehit olmak için) sırasını bekliyor. Onlar vaatlerinden asla dönmediler. (Bak. 8.15*17.34*33.15,23*48.10)
24.Allah, sâdık olanları sâdakatları sebebiyle mükâfatlandıracaktır. Ve münâfıklara da ya azâb edecek veya dilerse tevbelerini kabul edecektir. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahıym’dir/merhametlidir. (Bak. 3.128*9.106*33.24)
25.Ve Allah, kâfirleri ellerine bir şey geçiremeden öfke içinde geri çevirdi. Ve Allah’ın savaştaki yardımı mü’minlere kâfi geldi. Ve Allah güçlüdür, Azîz’dir/üstündür.
26.Ve Allah, Ehl-i Kitap’tan düşmana arka çıkanların kalplerine korku salarak onları kalelerinden indirdi. Onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. (Bak. 3.151*8.12*33.26*59.2)
27.Ve onların arazilerini ve yurtlarını ve mallarını ve ayak basmadığınız topraklarını size miras kıldı. Ve Allah her şeye Kâdir’dir/güç yetirendir. (NOT: Ahzab 22-27’inci âyetler bana Gazze’deki mücahitlerin imanlarının ne kadar güçlü olduğunu hatırlattı. Rabbim onlara zafer nasip etsin inşallah. 15 Haziran 2024-Kurban Bayramı Arifesi H.S.)
28.Ey Nebi, eşlerine/hanımlarına de ki: Eğer dünya hayatını ve onun zînetini (süsünü, malını) istiyorsanız gelin sizi yararlandırayım ve sizi güzellikle serbest bırakayım/boşayayım.
29.Ve eğer Allah’ı, Rasûlünü ve âhiret yurdunu istiyorsanız muhakkak ki, Allah içinizden güzel davrananlara büyük bir ödül hazırlamıştır.
30.Ey Nebi’nin hanımları! Sizden kim açık bir hayasızlık yaparsa onun âzabı/cezası ikiye katlanır ve bu Allah’a kolaydır.
31.Ve sizden kim Allah’a ve Rasûlüne boyun eğerse/itaat ederse ve sâlih amel işlerse ona da ödülünü iki kat veririz ve onun için çok güzel bir rızık da hazırladık. (Bak. 8.4,74*22.50*33.31*34.4)
32.Ey Nebi’nin hanımları! Siz (diğer) kadınlardan herhangi birisi gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı takvânızı takınıyorsanız; (erkeklere karşı) edalı (cilveli) bir üslupla konuşmayın. Zira kalbinde hastalık olanlar yersiz bir ümide kapılabilir. Ve ma’rufa uygun bir şekilde konuşun.
33.Ve evlerinizde vakarlı olun! Ve cahiliye döneminde olduğu gibi açılıp-saçılmayın! Ve o namazı dosdoğru kılın ve o zekâtı verin ve Allah’a ve Rasûl’üne itaat edin! Ey Ehl-i beyt/Nebi’nin hane halkı! Allah sizden her türlü kiri/günâhı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor. (Bak. 23.5*24.30-31*33.32,35,59*70.29)
34.Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti/doğru hüküm vermeyi hatırlayın. Muhakkak ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.
35.Muhakkak ki; müslüman erkekler ve müslüman kadınlar ve mü’min erkekler ve mü’min kadınlar ve mütevazi/itaat eden erkekler ve mütevazi/ itaat eden kadınlar ve sâdık erkekler ve sâdık kadınlar ve sabreden erkekler ve sabreden kadınlar ve huşu duyan erkekler ve huşu duyan kadınlar ve sadaka/zekât veren erkekler ve sadaka/zekât veren kadınlar ve oruç tutan/nefislerini kontrol eden erkekler ve oruç tutan/nefislerini kontrol eden kadınlar ve ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar ve Allah’ı çokça zikreden/hatırlayan erkekler ve Allah’ı çokça zikreden/hatırlayan kadınlar; işte bunlar için Allah mağfiret/bağışlanma ve büyük bir ödül hazırlamıştır.
36.Allah ve Rasûlü bir konuda hüküm verdikten sonra, artık hiçbir mü’min erkek ve kadının o konuda (başka bir) tercih hakkı yoktur. Allah’ın ve Rasûlü’nün emrine itaat etmeyenler açıkça doğru yoldan sapmıştır. (Bak. 4.65*33.59)
37.Allah’ın lütufta bulunduğu, senin de lütufkâr davrandığın kimseye: Eşini bırakma/boşama ve Allah’tan kork! diyordun ama, aslında Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi insanlardan çekinerek içinde saklıyordun. Halbuki doğru olan sadece Allah’tan çekinmendir. Zeyd eşiyle ilişiğini kestiğinde/ boşadığında Biz onu seninle evlendirdik ki ed’iyâikum/himayenizde olanlar eşleriyle ilişkilerini kestiğinde/boşadığında, mü’minlerin onlarla evlenmeleri konusunda bir sıkıntı/engel olmasın; Allah’ın buyruğu yerine gelmiştir.
38.Allah’ın kendisine farz kıldıklarını yapmasında Nebi’ye hiçbir vebal yoktur. Bu Allah’ın önceki Nebi’lere de uyguladığı sünnetullahı’dır/ yasasıdır. Allah’ın emri kader/ölçü olarak belirlenmiştir. (Bak. 17.77*33.38,62*35.43*40.85*48.23)
39.Onlar/Rasûller Allah’ın mesajlarını tebliğ ederler ve O’ndan korkarlar ve Allah’tan başka kimseden korkmazlar ve hesap görücü olarak Allah yeter.
40.Muhammed sizin erkeklerinizden herhangi birinin babası değildir ve lâkin Allah’ın Rasûlü ve hâtamen nebiyyî/Nebi’lerin sonuncusudur. Ve Allah her şeyi Alîmâ/bilendir. (Bak. 3.144*33.40) (NOT: Bu âyet, Allah’ın seçtiği ve özel vahiyler gönderdiği Nebi’lerin son bulduğuna açık bir delildir. Muhammed’in (a.s.) vefatından sonra Allah’tan vahiy aldığını söyleyenler yalancıdır, onlara inanmayın!) 41.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin/anın. (Bak. 2.152,198,200,203,239*4.103*8.45*33.41* 62.10)
42.Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin/yüceltin. (Bak.15.98*33.42)
43.O/Allah ve melekleri sizi karanlıklardan aydınlığa çıkmanız için size salât ediyor/destek veriyor. O, mü’minler için Rahıym’dir/merhametlidir. (Bak. 2.157*8.62*33.43,56) 44.O’nun huzuruna çıkacakları gün Selam! hitabıyla karşılanırlar ve (Allah) onlara ödüllerin en güzelini hazırlamıştır. (Bak.10.10*13.23-24*19.62*33.44*56.25-26) 45.Ey Nebi! Biz seni; şahit ve müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. (Bak. 2.119*4.165*6.48*12.108*13.36*17.105*18.56*33.45-46* 34.28*48.8)
46.Ve O’nun izniyle Allah’a çağıran ve ışık saçan/aydınlatan kandil olarak.
47.Ve Allah’ın mü’minlere büyük bir mükafatının olduğunu müjdele! (Bak. 2.223*9.112*10.87*33.47*61.13)
48.Ve kâfirlere ve münâfıklara itaat etme! Ve onların eziyetlerine aldırma. Ve Allah’a tevekkül et/güven. Ve vekil olarak Allah sana yeter.
49.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhladıktan sonra ilişkiye girmeden onları boşarsanız, sizin onları bir iddet/bekletme hakkınız yoktur. Onlara dünyalıklarını/mehrin yarısını verin ve onları güzellikle serbest bırakın. (Bak. 2.234-237*33.49*65.1-7)
50.Ey Nebi! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana savaş ganimeti olarak verdiği mâ meleket yemînuke/sağ elinin altındaki kadınları; seninle beraber hicret etmiş olan amca kızlarını, teyze kızlarını, dayı kızlarını, hala kızlarını sana helâl kıldık/onları nikâhlayabilirsin. Ayrıca, mehir istemeksizin nefsini Nebi’ye hibe eden ve Nebi’nin de kendisini nikâhlamak istediği mü’min kadınları da diğer mü’minlere değil sadece sana helâl kıldık. Biz mü’minlere, mâ meleket eymânühüm/ellerinizin altındaki köle kadınlar hakkında neyi farz kıldığımızı ve bir zorluk olmasın diye sana tanıdığımız imtiyazı bilmekteyiz. Allah Gafûrdur/bağışlayandır, Rahıym’dir/merhametlidir. (Bak. 4.3-4,24-25*8.41*24.32-33*33.50*47.4)
51.Onlardan/eşlerinden dilediğini geriye bırakır ve dilediğini yanına alırsın. Ve geriye bıraktığından dilediğini yanına almanda sana bir günâh yoktur. Bu onlara göz aydınlığı olması ve üzülmemeleri ve senin verdiğinle hoşnut olmaları için en uygun olandır. Allah kalplerinizdekini bilir. Ve Allah Alîm’dir/bilendir, Halîm’dir/hoş görür.
52.Bundan sonra, onların güzellikleri hoşuna gitse bile, bir eşini boşayıp başkasını alman sana helal değildir. Ancak mâ meleket yemînük/sağ elinin altındaki kadınlar hariç. Ve Allah her şeyi Rakıybâ/görüp gözetir.
53.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Nebi’nin evlerine izinsiz gitmeyin, yemeğe davet edildiğinizde de yemek vaktinden önce eve girmeyin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın, lafa dalıp oyalanmayın. Çünkü bu yaptıklarınız Nebi’yi üzüyor ama, o çekindiği için size bunu söyleyemiyor. Fakat Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onun eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle yapmanız sizin kalplerinizin ve onların kalplerinin kötü hislerden arınması için daha uygundur. Rasûlü üzmeniz ve onun vefatından sonra eşleriyle evlenmeniz size helal değildir. Bunu yapmanız Allah katında çok büyük bir günahtır. (Bak. 33.6,53)
(NOT: Rasûlün vefatından sonra, mü’minlerin onun eşlerinden her hangi biriye evlenmesi haram kılınmıştır. Çünkü; Ahzâb 33.6’da: Rasûlün eşlerinin mü’minlerin anaları hükmünde olduğu bildirilmiştir.)
54.Bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de (fark etmez), çünkü Allah her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmektedir.
55.(Nebi’nin eşlerinin) babaları, oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadın hizmetçileri ve sağ ellerinin malik oldukları/kadın esirlere serbestçe görünmelerinde bir mahzur yoktur. (Ey Nebi hanımları!) Siz her zaman Allah’a karşı takvâlı olun, şüphesiz Allah her şeye şahittir. 56.Muhakkak ki Allah ve melekleri Nebi’yi yusallûne/desteklerler. Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler, siz de sallû aleyhi/onu destekleyin! Onun tebliğine tam olarak teslim olun. (Bak. 2.157*8.62*33.43,56)
57.Muhakkak ki Allah ve Rasûlü’nü incitenleri Allah bu dünyada da ahirette de lânet eder/rahmetinden dışlar ve onlara alçaltıcı bir azap hazırlar. (Bak. 9.61*33.57)
58.Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları yapmadıkları bir şeyle suçlayanlara gelince, onlar iftira suçunu apaçık bir günahı yüklenmiş olurlar. (Bak. 24.23*33.58)
59.Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve mü’min kadınlara de ki: cilbablarını/ dış örtülerini üzerlerine salsınlar. Bu onların tanınması/bilinmesi ve incitilmemeleri için uygun olandır. Allah Gafûr’dur/ bağışlayandır, Rahıym’dir/merhametlidir. (Bak 24.31*33.59)
(KUR’AN’IN BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDAKİ HÜKÜMLERİ Nûr sûresinin sonunda geniş olarak açıklanmıştır. H.S.)
60.Münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar; Medine’de şiddetli bir sarsıntıya yol açan yalan haberler yaymaktan eğer vazgeçmezlerse, üzerlerine seni sevk ederiz ve onlar artık sana komşu olarak bile orada kalamazlar.
61.Mel’un kimseler olarak görüldükleri yerde yakalanırlar ve öldürülürler.
62.Bundan önce göçenler hakkındaki Sünnetelllâhi/Allah’ın sünneti/ kanunu budur. Ve Allah’ın sünnetinde/kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. (Bak. 17.77*33.38,62*35.43*40.85*48.23)
63.İnsanlar sana Son Saat/Kıyamet hakkında soruyorlar. De ki: Onun ilmi/bilgisi sadece Allah katındadır. Ve sen nereden bileceksin ki belki de Son Saat/Kıyamet çok yakındır!
(NOT: Son saat/Kıyametin kopmasıyla ilgili âyetler için Bak. 6.31 Dip Notu.)
64.Muhakkak ki Allah kâfirleri lânetlemiştir/dışlamıştır ve onlar için şiddetli bir ateş hazırlamıştır.
65.Onlar orada ebedi olarak kalacaklar ve bir dost ve yardımcı bulamazlar. (Bak. 4.173*9.74*33.17,65)
66.Yüzleri ateşte çevrildiği gün derler ki: Bize yazıklar olsun, Allah’a ve Rasûl’e itaat etseydik (keşke). (Bak. 6.27*33.66)
67.Ve derler ki: Rabbimiz! Biz liderlerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar bizi yoldan saptırdılar! (Bak. 2.166-167*7.38-39*33.67-68)
68.Rabbimiz! Onlara azabı iki kat artır, onları büyük bir lânete uğrat!. (Bak. 2.166-167*7.38-39*22.22*33.67-68)
69.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Mûsa’ya eziyet edenler gibi olmayın. Allah onu, onların iftiralarından temize çıkardı. Ve Allah katında o değerli biridir. (Bak. 2.55,61,92*4.153*5.24*7.142,148*33.69)
70.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Allah’a karşı takvâlı olun ve doğru söz söyleyin. (Bak. 4.135*33.70)
71.Ki Allah da sizin işlerinizi düzeltsin ve sizin günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve Rasûl’üne itaat ederse bilsin ki, büyük bir başarıya ermiş olur. (Bak. 4.13*33.71)
72.Biz emaneti; göklere ve yere ve dağlara teklif ettik, fakat onlar onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Onu insan yüklendi, muhakkak ki o zalimdir, cahildir. (Bak. 33.72*59.21)
73.Allah, münâfık erkeklere ve münâfık kadınlara ve müşrik erkeklere ve müşrik kadınlara azap edecek ve mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabul edecektir. Ve Allah Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahıym’dir/ merhametlidir.
(Gözden Geçirme: Haziran 2024)