19 Mart 2024 Salı
MENÜ
SON YAZILAR

6) SAVAŞ TEFSİRİ (Savaş size farz kılındı!)

KONULU TEFSİRLER: 6. SAVAŞ TEFSİRİ (Savaş size farz kılındı!)

Eûzu bi’llahimin’eş-şeytânir-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. (Nahl 16.98)

Bismillâhirrahmânirrahıym/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

Bakara 2.190. Size karşı savaş açanlarla, siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılık yapmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.

Bakara 2.191. (Savaşta onları) yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (yurdunuzdan), siz de onları çıkarın. (İnanca yönelik) fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha ağır bir suçtur. Onlar size Mescid-i Haram civarında savaş açmadıkça siz de onlara savaş açmayın. Eğer onlar size orada savaş açarlarsa siz de onları öldürün. O kâfirlerin cezası işte budur.

Bakara 2.192. Onlar savaşa son verirlerse siz de savaştan vazgeçin. Çünkü Allah bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.

Bakara 2.193. Zulüm ve (inanca yönelik) fitne ortadan kalkıncaya ve Allah’ın dini hâkim oluncaya kadar onlarla savaşın. Savaşa son verirlerse, zâlimlerden başkasına düşmanlık da sona erecektir.

Bakara 2.194. Haram aya saygı, ona saygı duyanlara karşıdır, yasaklar karşılıklıdır. Size kim saldırırsa, siz de o saldırıya denk bir saldırı yapın. Allah’a karşı gelmekten sakının ve şunu bilin ki Allah, kendisinden çekinip korunanlarla beraberdir.

Bakara 2.216. Savaş, hoşunuza gitmediği halde size görev olarak yazıldı (farz kılındı). Hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin iyiliğinize olabilir. Hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Bunları bilen Allah’tır, siz bilmezsiniz.

Bakara 2.251Allah, bazı insanların şerrini, diğer bazı insanlar vasıtasıyla engellemeseydi, yeryüzünde düzen tamamen alt-üst olurdu. Allah’ın ikramı çok geniştir ve herkesi kapsamaktadır. (22.40)

Âl-i İmrân 3.102. Ey iman edenler! Allah’ın emir ve yasaklarına tam olarak uyun ve Allah’a hakkıyla teslim olmuş kimseler olarak ölün!

Âl-i İmrân 3.104. (Ey müminler!) İçinizden; hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü önleyen bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

Âl-i İmrân 3.123. Nitekim siz düşmandan daha zayıf ve güçsüz bir durumda iken, Allah size Bedir’de yardım etmişti. O halde, Allah’tan sakının ki O'na şükretmiş olasınız.

Âl-i İmrân 3.124. O zaman müminlere: "Rabbinizin, indirilen üç bin melekle sizi desteklemesi size yetmez mi?" diyordun. (33.9)

Âl-i İmrân 3.125. Elbette yeterlidir! Eğer siz savaşın zorluklara direnir ve sorumluluk bilinciyle hareket ederseniz, düşman size ansızın saldırdığında, Rabbiniz nişanlı beş bin melekle yine yardım edecektir.

Âl-i İmrân 3.156. Ey iman edenler! Yeryüzünde sefere çıkan veya savaşa katılan yakınları için “bizim yanımızda kalsalardı onlar ölmezler veya öldürülmezlerdi” diyen kâfirler (münâfıklar) gibi olmayın. Allah bu saplantıyı onların yüreklerinde derin bir acıya dönüştürdü. Halbuki canı veren de Allah’tır, alan da Allah’tır. Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.

Âl-i İmrân 3.157. Allah yolunda öldürülmeniz veya ölmeniz, Allah’ın af ve merhametine nail olmanız demektir. Bu da sizin için, elde edilecek tüm ganimetlerden (dünyalıklardan) daha hayırlıdır.

Âl-i İmrân 3.160. Allah size yardım ederse hiçbir kimse sizi yenemez. Ama eğer O sizi yardımsız bırakırsa, artık size kimse yardım edemez (hiçbir yardımın faydası olmaz). O halde, müminler yalnız Allah’a güvenip yalnız O’na dayansınlar.

Âl-i İmrân 3.169. Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın! Bilakis onlar diridirler ve Rablerinin rızıklarına mazhar olmaktadırlar. (9.111)

Âl-i İmrân 3.173. Daha sonra insanlar onlara; “Düşmanlarınız büyük bir ordu ile üzerinize geliyor!” dediklerinde onlar: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diyerek karşılık verdiler.

Nisa 4.71. Ey iman edenler! Savaşa hazır olun, tedbirinizi alın ve bölükler halinde veya topyekûn seferber olun.

Nisa 4.74. Ahireti kazanmak için bu dünya hayatını verenler Allah yolunda savaşsınlar. Allah yolunda savaşarak öldürülenlere veya galip gelenlere, Allah yakında büyük bir ödül verecektir.

Nisa 4.75. Çaresiz erkek, kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmamak için sizin bir mazeretiniz olabilir mi? Onlar (çaresizler), “Rabbimiz! Halkı sapıklık içinde olan bu yerden bizi çıkar, bize katından. bir dost, bir yardımcı gönder!” diye yalvarıp duruyorlar.

Nisa 4.85. Kim bir iyiliğe aracılık ederse onun getirisinden (sevabından) bir pay alır. Kim de bir kötülüğe (haksızlığa) aracılık ederse, onun vebalinden bir pay alır. Zira Allah, her şeye bir ölçü koyan ve her işin karşılığını verendir.

Maide 5.2. Ey iman edenler!..Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın. Günahkârlık ve saldırganlık hususunda birbirinize destek olmayın. Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakının. Zira Allah’ın azabı çok şiddetlidir.

Maide 5.32. Bundan dolayı İsrailoğulları’na şöyle vahyettik: Öldürülen bir cana karşılık (kısas) olmaksızın veya yeryüzünde fitne-fesadı önlemek gayesiyle olmaksızın; kim bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir insanın hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur. Elçilerimiz İsrailoğulları’na, (adam öldürme ve fesad çıkarmanın günah olduğunu bildiren) açık delillerle gelmişlerdi, buna rağmen onların çoğu aşırılıktan vazgeçmediler.

Maide 5.33. Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğu (fitne-fesadı) yaymaya çalışanların cezası sadece (işledikleri suça göre); ya öldürülmeleri, veya asılmaları, yahut ellerinin ve ayaklarının çapraz olarak kesilmesi, veyahut da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bunlar,dünyada uğrayacakları rezilliktir. Ahirette ise onları büyük bir azap beklemektedir.

Maide 5.67.Ey Rasul! Rabbinden sana ne indirilmişse (sadece) onu tebliğ et, eğer böyle yapmazsan elçilik görevini yapmamış olursun. (Tebliğ görevini yaparken hiç korkma!) çünkü Allah seni insanların kötülüklerinden koruyacaktır. Allah, âyetlerini inkâr eden kâfirler topluluğunu amaçlarına ulaştırmayacaktır.

Enfâl 8.12.  Allah, meleklere buyurdu: “Siz, müminlere cesaret verin, Ben’im kendileriyle birlikte olduğumu ve kâfirlerin yüreğine korku salacağımı da bilsinler. Onlar, kâfirlerin boyunlarına vursunlar ve (onların silah tutan) parmaklarını kırsınlar!”

Enfâl 8.15,16. Ey iman edenler! Kâfirlerle cephede karşılaştığınız zaman sakın arkanızı dönüp kaçmayın! Mevzi değiştirme veya taktik geri çekilme gibi durumlar dışında kim öyle bir günde savaştan kaçarsa, Allah’ın gazabına uğrar ve gideceği yer cehennem olur. Orası ne kötü bir varış yeridir!

Enfâl 8.45,46. Ey iman edenler! Savaşta düşmanla karşı-karşıya geldiğinizde sabredin ve direnin. Allah’ı sürekli anın ki başarıya ulaşasınız. Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, yoksa cesaretinizi gücünüzü kaybedersiniz. Karşılaştığınız sıkıntı ve zorluklara sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

Enfâl 8.56.(Kâfirler) kendileriyle yaptığın her antlaşmanın ardından sözlerini yerine getirmezler ve antlaşmaları ihlal ederler.

Enfâl 8.57.(Rasulüm!) Savaşta onları öyle bir darmadağın et ki, arka çıkanlara da ders olsun ve akıllarını başlarına alsınlar.

Enfâl 8.58.Antlaşma yaptığın bir topluluğun hainlik yapacağından bir bilgiye istinaden endişe edersen, sen de antlaşmayı bozduğunu onlara açıkça bildir. Çünkü Allah sözünde durmayanları sevmez.

Enfâl 8.59.O kâfirler Allah’ın azabından kaçıp kurtulacaklarını sanmasınlar, asla kurtulamazlar.

Enfâl 8.60. (Ey iman edenler!) Allah’ın düşmanlarını, kendi düşmanlarınızı ve ayrıca sizin bilmediğiniz ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanlarınızı korkutup-caydırmak için gücünüz yettiği kadar kuvvet ve atlı (mobil) birlikler hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin mükafatı size tam olarak verilecek ve en küçük bir haksızlığa da uğratılmayacaksınız.

Enfâl 8.61.(Rasulüm!) O kâfirler barış yapmak isterlerse sen de barıştan yana ol ve Allah’a güvenip dayan. Çünkü Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

Enfâl 8.62.Sana oyun kurup, aldatmak isterlerse Allah sana yeter. O, kendi yardımıyla ve müminlerle seni desteklemektedir.

Enfâl 8.67. Savaş alanında düşmana karşı ezici bir üstünlük sağlamadan, hiçbir Nebinin esir alması uygun değildir. Siz (ganimet ve fidye gibi) dünya menfaatini istiyordunuz, Allah ise sonrasını (ahiret mükâfatını kazanmanızı) istiyordu. Allah üstün olan ve doğru kararlar verendir. (47/4)

Tevbe 9.13,14. (Hudeybiye’deki) Antlaşmayı bozan, daha önce de Allah’ın Rasulünü yurdundan çıkarmak için etmediklerini bırakmayan ve saldırıyı başlatan bu toplulukla savaşmayacak mısınız? Yoksa siz onlardan korkuyor musunuz? Oysa asıl korkmanız gereken Allah’tır, çünkü siz müminsiniz. Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırıp rezil etsin. Size de yardım ederek zafer versin ve müminlerin gönüllerini ferahlatsın.

Tevbe 9.29. Kendilerine Kitap verilenlerden Allah’a ve Âhiret Gününe inanmayan, Allah ve Rasulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, boyun büküp kendi elleriyle o cizyeyi (o cezayı) verinceye kadar savaşın. (47.4)

Tevbe 9.33. Dinini bütün dinlere hâkim kılmak için, Rasulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Müşrikler hoşlanmasa da bu hakimiyet gerçekleşecektir. (37.173*58.21)

Tevbe 9.111. Allah, kendi yolunda savaşan, öldüren ve ölen müminlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır. Bu; Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da Allah’ın bildirdiği bir vaadidir. Vaadine Allah’tan daha sadık kim olabilir ki? O’nunla böyle bir alış-veriş yaptığınız için sevinin! En büyük kurtuluş da işte budur. (3.169)

İsrâ 17.33: Haklı sebepler olmadıkça, Allah’ın dokunulmaz kıldığı canı öldürmeyin. Kim haksız yere öldürülürse onun velisine kısas (adil karşılık) için yetki verdik. O da katili öldürme işinde aşırılığa kaçmasın, çünkü o (kısas hakkı verilerek) zaten yardım görmüştür. (2.178*4.93*5.45*6.151*25.68)

Hac 22.39,40. Haksız yere saldırıya uğrayan Müslümanlara, düşmana karşı savaşmaları için izin verilmiştir. Allah onlara yardım edecek kudrettedir. Onlar sadece “Rabbimiz Allah’tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah, insanların bir kısmını diğerleriyle savunmamış olsaydı; o zaman içerisinde Allah’ın adının çokça anıldığı nice mescidler, manastırlar, kiliseler ve havralar yerle bir edilirdi. Allah kendi (davasına) yardım edenlere elbette yardım edecektir. Allah güçlüdür ve yücedir. (2.251)

Furkân 25.68-69: Onlar, Allah’la beraber başka bir ilaha yalvarıp-yakarmazlar, meşru ve haklı bir sebep olmadan Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymazlar, zina da etmezler. Çünkü kim bunları yaparsa günaha batmış olur. Ve Kıyamet Gününde onun azabı katlanacak ve onursuzca orada kalacaktır. (2.178*4.93*5.45*6.151*17.33)

Ahzâb 33.9. Ey iman edenler! Üzerinize düşman orduları geldiğinde Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Onların üzerine şiddetli bir fırtına ve sizin göremediğiniz (semavi) ordular göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görmekteydi. (3.124)

Sâffât 37.171-173. Andolsun ki Biz, Rasul olarak gönderdiğimiz has kullarımıza şu sözü verdik: “Size mutlaka yardım edilecektir ve Bizim ordularımız (müminler) mutlaka galip geleceklerdir.” (9.33*58.21)

Şûrâ 42.41,42: Haksız bir saldırıya karşı meşru müdafaa yapanlar (hakkını alanlar) hiçbir şekilde sorumlu tutulamazlar. Sorumlu olanlar, insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere saldırganlık yapanlardır. Onların hakkı elem verici bir azaptır.

Muhammed 47.4. Kâfirlerle savaşa girdiğinizde onların boyunlarını vurun, onları çökertince esirleri sıkıca bağlayın. Sonra da esirleri ya bir lütuf olarak karşılıksız veya fidye karşılığında serbest bırakın, böylece savaşın izleri tamamen silinebilsin. Allah dileseydi onları Bizzat cezalandırırdı, fakat sizleri birbirinizle sınamak istiyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. (8.67)

Mücâdile 58.21. Allah şöyle hükmetmiştir: “Muhakkak ki Ben üstün geleceğim. Ben ve Rasullerim!” Çünkü Allah çok güçlüdür, kudret sahibidir.

Saf 61.10-13. Ey iman edenler! Acıklı azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi? O ticaret; Allah’a ve Rasulüne inanmanız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad etmenizdir. Sizin için hayırlı olan budur. Bunlara karşılık Allah günahlarınızı bağışlayacak ve sizi içinden ırmaklar akan cennetlerde güzel konaklara yerleştirecektir. Büyük bahtiyarlık işte budur. Hoşunuza gidecek bir başarı da dünyada olacaktır: “Allah’ın yardımını ve yakın zamanda gerçekleşecek bir zafer!” (Rasulüm!) müminlere müjdele!”

(Bu risale “TSK’nin Barış Pınarı Harekâtına” ithaf edilmiştir. Harun Sorkun 13.10.2019)

 

X