34/76 SEBE SÛRESİ
(Sûre adını, 15nci âyetinde geçen ve Yemen’deki bir bölgenin adı olan Sebe kelimesinden almaktadır. Mevdûdî, Sebe halkına Sabîîler de denildiğini beyan etmektedir. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’ta 34’ncü, inişte 76’ncı sıradadır ve 54 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
.
1.Hamd/bütün övgüler, göklerde ve yerde olan her şeyin sahibi Allah’a mahsustur. Ve âhirette de hamd/bütün övgüler yalnız O’nadır. Ve O Hakîm’dir/hüküm sahibidir, Habîr’dir/haberdar olandır. (Bak.1.1*6.1*18.1*34.1*35.1)
2.Yere/toprağa gireni ve ondan çıkan her şeyi ve gökten ineni ve göğe çıkan her şeyi O bilir. O Rahıym’dir/merhametlidir, Gafûr’dur/affedicidir. (Bak. 57.4)
3.Ve kâfirler dediler ki: Es sâah/Kıyamet bize gelmeyecek! De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbime andolsun ki, o mutlaka size gelecektir! Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey ve bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık bir Kitapta/Levh-i Mahfuz’da kayıtlıdır. (Bak. 41.50*2.3+*18.26*6.134*6.69+*10.61)
4.O, iman eden ve sâlih amel işleyenlere mükâfatlarını verir, onları bağışlanma ve güzel bir rızık beklemektedir. (Bak. 8.4,74*22.50*24.26*34.4)
5.Âyetlerimizi aciz bırakmak için çaba harcayanlara ise elem verici bir azap vardır. (Bak. 22.51*34.38*45.11)
6.Ve kendilerine ilim verilmiş olanlar, Rabbinden sana indirilenin hakk/gerçek olduğunu ve Azîz/güçlü ve Hamîd/hamde lâyık olanın yolunu gösterdiğini bilirler.
(Bak. 6.92*16.27*17.107*22.54*28.80*29.49*30.56*34.6*58.11)
7.Ve kâfirler derler ki: Çürüyüp paramparça olduğunuzda, yeniden dirileceğinizi iddia eden bir adamı size gösterelim mi? (Bak. 13.5*34.7)
8.O, Allah’a yalan mı iftira ediyor, yoksa cinlenmiş biri mi? Hayır! Âhirete iman etmeyenler derin bir sapıklıkta ve azaptadırlar.
(Bak. 10.38*11.13* 16.101*21.5*25.4*32.3* 34.8*42.24*46.8)
9.Onlar, önlerinden ve arkalarından, gökten ve yerden kendilerini kuşatanlara bakmazlar mı? Dilesek onları yerin dibine batırırız veya gökten başlarına taş yağdırırız. Muhakkak ki bunlarda, Hakka gönül veren kullar için âyetler/deliller vardır.
(Bak. 16.45*17.6828.81, 2.251*27.15*38.3*21.79*38.17-19)
10.Andolsun ki Biz Davûd’a lütfettik: Ey dağlar! Onunla birlikte tesbih edin/Allah’ı anın ve ey kuşlar siz de (tesbih edin)! Onun için demiri yumuşattık. (Bak. 2.251*27.15*38.30*21.79*38.17-19)
11.Ona: Geniş zırhlar yap ve onları düzgün bir biçime getir! Siz de sâlih ameller/iyi işler yapın! Muhakkak ki Ben yaptıklarınız görüyorum! (Bak. 21.80*34.11)
12.Ve Süleyman’ın emrine de rüzgârı verdik, onunla sabah gidişi bir aydı, akşam dönüşü bir aydı. Ve ona bakırı eritip-akıttık. Ve Rabbinin izniyle cinlerden de onun emrinde çalışanlar vardı. Ve onlardan kim emrimizden saparsa ona yakıcı ateşin azabını tattırırız. (Bak. 21.81-82*27.38-39*34.12*38.35-36)
13.Onlar, Süleyman’ın isteğine göre mihraplar, heykeller, havuz gibi küvetler, ağır kazanlar imal ederlerdi. Ey Dâvud ailesi! Şükretmek için çalışın! Kullarımdan şükredenler çok azdır. (Bak. 7.10*34.13)
14.Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü ancak asasını kemiren bir ağaç kurdu göstermişti. Süleyman’ın cesedi (asa kırılıp) yere düşünce cinlerin gaybı bilmedikleri ortaya çıktı. Eğer cinler gaybı bilselerdi böyle küçük düşürücü bir azaba uğramazlardı.
15.Andolsun ki Sebe halkı için meskenlerindeki sağa ve sola açılan iki bahçe bir âyettir/delildir. Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. İşte güzel bir belde ve çok bağışlayan bir Rab! (Bak. 27.23-44*34.15)
16.Onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim Seli’ni gönderdik. Ve onların iki bahçesini; acı meyveli, ılgın ağaçlı ve biraz da sedir ağaçları bulunan çorak bir bahçeye çevirdik. (Bak. 7.84 Dip Notu H.S.)
17.Nankörlük ettikleri için onları böyle cezalandırdık. Ve Biz nankörlük edenleri cezalandırırız.
18.Ve onlarla bereketli kıldığımız şehirler arasında yerleşim yerleri meydana getirdik ve bunların arasında düzenli ulaşımı temin ettik. Böylece, güvenli bir şekilde gece-gündüz yolculuk yapmalarını sağladık.
19.Dediler ki: Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır. Ve kendilerine zulmettiler. Onları (geçmişin) efsanelerine çevirdik. Ve onları paramparça ettik. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için âyetler/ dersler vardır.
20.Andolsun ki İblis’in insanlar hakkındaki beklentisi gerçekleşti. Bir grup mü’min hariç diğerleri (çoğunluk) ona uydular.
21.Ve onun/İblis’in onlar üzerinde hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ancak bunu, âhirete iman edenlerle şüphe içinde olanları ayırmak için yaptık. Ve Rabbin her şeyi gözetlemektedir. (Bak. 7.13*15.42*16.99-100*17.64-65*34.20-21*38.82-84)
22.De ki: Allah’ın peşi sıra ilâh saydıklarınıza yalvarın! Onların göklerde ve yerde zerre kadar bir gücü yoktur. Ve onların göklerde ve yerde en küçük bir ortaklığı/hissesi yoktur. Ve O’nun/Allah’ın onlardan bir yardımcısı da yoktur.
23.Ve O’nun/Allah’ın huzurunda, O’nun izin verdiklerinden başka hiç kimseye şefaatin/aracılığın bir faydası olmaz. Nihayet onların kalplerindeki korku giderilince (melekler) derler ki: Rabbiniz size ne buyurdu? Derler ki: Hakkı/gerçeği buyurdu. Ve O/Allah yücedir, büyüktür!
(NOT: Şefaat yetkisi sadece Allah’a mahsustur. Mahşerde şefaat edeceğini söyleyen kişilere sakın kanmayın. İlgili âyetler için Bak. 2.48,123,255*6.51,70*10.3*11.45*19.87,95*20.109*21.28*26.86*34.23* 36.23*39.43-44*40.18*53.26,39*74.48*82.19)
24.De ki: Göklerden ve yerden size rızkı veren kimdir? De ki: Allah’tır! Ve şüphesiz ki bizden veya sizden birimiz hidayet üzerindeyiz veya açık bir sapıklık içindeyiz! (Yani birimiz hidayettedir, diğerimiz ise sapıktır.) (Bak 6.12*13.16*34.24-25)
25.De ki: Bizim suçlarımızdan siz sorumlu değilsiniz, sizin suçlarınızdan da biz sorumlu değiliz!
26.De ki: Rabbimiz hepimizi (Mahşer Günü) huzurunda toplayacak ve sonra aramızı hakk/adaletle verecektir. Ve O Fettah’tır/adil hüküm verendir, Alîm’dir/bilendir!
27.De ki: O’na ortak koştuklarınızı bana gösterin! Hayır gösteremezler! Allah, Azîz’dir/güçlüdür, Hakîm’dir/hikmet sahibidir!
28.Ve Biz seni bütün insanlara bir haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Bak. 2.119*4.165*6.48*9.64-66*17.105*18.56*33.45-46*34.28*48.8) 29.Ve diyorlar ki: Eğer doğru söylüyorsanız bu (yeniden dirilme) ne zaman olacak?30.De ki: Size vadedilen günü (Kıyamet Günü’nü, Allah) belirlemiştir. O Gün, ne bir saat geciktirilebilir ne de bir an öne alınabilir! 31.Kâfirler der ki: Biz bu Kur’an’a da bundan öncekilere (Kitaplara) da inanmayız. Ve sen o zalimleri Rabbinin huzurunda birbirlerine lâf atarlarken bir görsen! Güçsüz olanlar büyüklük taslayanlara der ki: Bizi bu hale siz düşürdünüz. Siz olmasaydınız biz kesinlikle mü’minlerden olurduk! (Bak. 6.25,109,111,123*7.38-39,146*10.28-29,33,54,96*14.21-22*15.13-15*16.86*17.16,93*18.33-36*19.75,81-82*25.17-19* 28.63*29.25*30.12-13*34.31-35*35.14-15*38.12-14*43.20-22*46.6-7*68.28-31)
32.Büyüklük taslayanlar da güçsüz olanlara der ki: Ne yani, doğru yol gösterildikten sonra o yola girmeye karar verdiniz de sizi biz mi hidayetten vazgeçirdik! Hayır! Siz kendiniz suçlusunuz!
33.Ve güçsüz olanlar büyüklük taslayanlara der ki: Hayır! Gece ve gündüz işiniz hile yapmaktı. Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na ortaklar koşmamızı bize emrediyordunuz! Ve azabı gördükleri zaman pişmanlığı gizlerler ve boyunlarına demir halkalar takarız. Kâfirler ancak/sadece yaptıklarının cezasını çekerler.
34.Biz hangi beldeye bir uyarıcı göndermişsek, oranın şımarık zenginleri derler ki: Biz sizin tebliğ ettiklerinizi inkâr ediyoruz/tanımıyoruz!
35.Ve derler ki: Bizim malımız da sizden çok, evlatlarımız da! Ve Azaba uğratılacak olan biz değiliz!
36.De ki: Muhakkak ki Rabbim dilediğine rızkı bol verir, dilediğine kısar. Ve lâkin insanların çoğu bilmezler/anlamazlar. (Bak. 13.26*17.30*28.82*29.62*30.37*34.36,39*39.52*42.12)
37.Sizi huzurumuza yakınlaştıracak olan sizin mallarınız da değildir, evlatlarınız da değildir. Ancak, iman edip sâlih amel işleyenler, işte onlar yaptıklarının karşılığını kat-kat görecekler. Ve onlar (cennette) yüksek köşklerde güven içinde olacaklar. (Bak. 3.14*8.28*18.46*19.76*26.88-89*34.37*63.9*64.15)
38.Ve âyetlerimizi âciz bırakmaya çalışanlar, işte onlar azabın içinde kalacaklardır.
39.De ki: Muhakkak ki Rabbim kullarından dilediğine rızkı bol verir ve dilediğine onu kısar. Ve infak ettiklerinizin/hayra harcadıklarınızın yerine size karşılığını verir. Ve O rızık verenlerin en hayırlısıdır. (Bak. 13.26*17.30*28.82*29.62*30.37*34.36,39*39.52*42.12)
40.Ve o gün/Mahşer Günü (Allah) onların hepsini toplayacak ve meleklere diyecek ki: Size tapanlar bunlar mıydı?
41.(Melekler) Diyecekler ki: Sübhâneke/Seni sübhânsın, bizim velimiz onlar değil Sen’sin! Hayır, onların/müşriklerin çoğu cinlere kulluk ediyordu, onlara/cinlere inanıyordu! (Bak. 10.28-29*14.22*16.86*19.81-82*25.17-18*28.63*29.25* 30.13*34.41*35.13-14*46.6)
42.Bugün siz birbirinize yarar da zarar da veremezsiniz. Biz, zalimlere deriz ki: Yalanladığınız ateşin azabını tadın! (Bak. 32.20*34.42)
43.Ve âyetlerimiz onlara açıkça okunduğu zaman derler ki: Bu adam sizi atalarımızın taptığından vazgeçirmek isteyen birisidir. Ve derler ki: Bu (Kur’an); uydurulmuş bir yalandır! Ve kâfirler, kendilerine ulaşan hakikat için derler ki: Bu (Kur’an) apaçık bir büyüden başka bir şey değildir!
44.Ve Biz onlara ders alacakları kitaplar vermedik. Ve senden önce de bir nezîr/uyarıcı göndermedik! (Bak. 28.46*32.3*34.44)
45.Ve onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ve bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Rasûllerimi yalanladılar, inkâr etmenin ne olduğunu gördüler!
46.De ki: Size bir tek öğüt vereceğim: Allah için ister başkalarıyla birlikte ister tek başınıza olun, sonra iyi düşünün! Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur, o/Rasûl şiddetli bir azâp gelmeden önce sizi uyarıyor!
47.De ki: Sizden hiçbir ücret istemiyorum, benim mükâfatımı verecek olan yalnız Allah’tır, zira O her şeye şahittir!
48.De ki: Rabbim gerçeği tam olarak ortaya koyar, O gaybı en iyi bilendir! (Bak. 2.33,77*5.61,99,109,116* 9.78*34.48)
49.De ki: Hak geldi! Bâtıl ne yeni bir şey ortaya koyabilir, ne de eskiyi geri getirebilir! (Bak. 7.118*17.81*21.18*34.49)
50.De ki: Eğer ben yoldan saparsam, bu yalnız kendi zararımadır. Ve eğer hidayete erersem bu da Rabbimin bana vahyettiği/Kur’an sayesindedir. Muhakkak ki O Semî’dir/işitendir, Karîb’dir/yakındır. (Bak. 6.51,70*14.52*21.45*34.50)
51.Ve onları/kâfirleri korkuya kapıldıkları zaman bir görsen! Artık kurtuluş yoktur. Yakın bir yerden yakalandılar.
52.Ve derler ki: Biz ona iman ettik! Ve uzak bir yerden bu nasıl olabilir ki? (Yani: Dünyadayken iman etmeleri gerekirdi. Âhiretteyken iman ettik demenin hiç faydası yoktur!) (Bak. 4.18*6.158*10.90-91*32.29*34.52*44.13*47.18)
53.Ve daha önce (Dünyadayken) onlar inkâr etmişlerdi. Ve gayb hakkında uzaktan atıp-tutuyorlardı.
54.Daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, artık kendileriyle arzu ettikleri arasına set çekilmiştir. Muhakkak ki onlar kaygı veren bir şüphe içindeler!
(Gözden Geçirme-Haziran 2024)