41/81 FUSSİLET SÛRESİ
(Adını, 3ncü âyette geçen ve ayrıntılı olarak açıklanmıştır anlamına gelen fussilet kelimesinden almıştır. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’da 41nci, inişte 81nci sıradadır ve 54 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1.Hâ! Mim!
2.Rahman ve Rahim olan Allah tarafından indirilmiştir.
3.Bilen bir kavim için, âyetleri fussilet/ayrıntılı olarak açıklanmış Arapça bir Kitaptır.
(Bak. 6.55,97-98,114,119,126*7.32,52,145,174* 9.11*10.5,24,37*11.1-2*12.111*13.2*14.4*17.12*26.192-195* 30.28*41.2-4,44)
4.Müjdeleyici ve uyarıcıdır, onların çoğu yüz çevirdiler, onlar işitmezler.
5.Ve (kâfirler) dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Ve kulaklarımızda ağırlık/tıkaç vardır. Ve seninle aramızda perde vardır. Sen istediğini yap, şüphesiz biz de bildiğimizi yapacağız!
(Bak.2.67,101*4.155*6.25*7.101,193,198*9.87,93*10.74*16.106-108*17.46*18.57*30.58-59*32.22*40.35*41.5*47.16*63.1-3)
6.De ki: Ben sadece sizin gibi bir beşerim/insanım. Ancak bana ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolundu. O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Ve şirk koşanların vay haline! (Bak. 1.4*6.50*18.110*41.6)
7.Onlar zekâtı vermezler ve onlar âhireti de inkâr ederler.
8.Şüphesiz ki iman eden ve sâlih amel işleyenlere minnet altında bırakmayan bir mükâfat vardır. (Bak. 41.8*84.25*95.6)
9.De ki: Yeryüzünü iki günde/evrede yaratanı (Allah’ı) inkâr edip, O’na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir! (Bak. 1.2*2.22*41.9)
10.Ve O yeryüzüne baskıları/dağları yerleştirdi ve onu bereketlendirdi. Ve orada rızık temin etmek isteyenler için fark gözetmeden dört günde/evrede rızıkları var etti. (Bak. 13.3*15.19*16.15-16*20.53*21.31*27.61*31.10*41.10*43.10* 50.7*57.4*71.19-20*77.27*78.6-7*79.30-33)
11.Sonra duman/gaz halindeki semaya/göğe yöneldi. Ona ve yeryüzüne dedi ki: Gönüllü veya kerhen/zorla gelin! Dediler ki: Gönüllü geldik!
(Bak. 2.29*41.11)
12.Böylece onları yedi (kat) semâ/gök olarak iki günde/evrede takdir etti ve her semaya/göğe işini vahyetti. Ve dünyaya en yakın semayı/ göğü kandillerle/yıldızlarla süsledi ve onu korudu. İşte bu Azîz/güçlü, Alîm/bilen (Allah’ın) takdiridir/ölçüsüdür. (Bak.2.29*15.16-17*37.6*41.11-12*65.12*67.3,5*71.15)
13.Eğer yüz çevirirlerse de ki: Ben Âd ve Semûd’u (çarpan) bir yıldırıma karşı sizi uyarıyorum!
14.Rasûller onlara önlerinden ve arkalarından gelerek dediler ki: Allah’tan başkasına kulluk etmeyin! Dediler ki: Rabbimiz eğer dileseydi (Rasûl olarak) mutlaka melekleri gönderirdi. Biz sizinle gönderilenlere inanmayız! (Bak. 6.8-9*15.7-8*17.95*23.24*25.7*41.14*43.53)
15.Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere kibirlendiler ve dediler ki: Bizden daha güçlü kim var? Kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Ve onlar bile-bile âyetlerimize karşı çıkıyorlar.
16.Dünya hayatında onlara alçaltıcı azâbı tattırmak için uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azâbı ise daha da alçaltıcıdır ve onlara yardım da edilmez. (Bak 41.16*54.19*69.6-8)
17.Ve Semûd (kavmine) doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Yaptıkları kötülükler yüzünden alçaltıcı azâbın yıldırımı onları çarptı. (Bak.9.23*14.3*16.107*
18.Ve iman edenleri ve takvâlı olanları kurtardık.
19.Ve O Gün/Mahşer Günü Allah’ın düşmanları ateşe sevk edilmek üzere toplanırlar. (Bak. 19.68-70*27.83*37.21-24*41.19)
20.Nihayet oraya vardıklarında; kulakları ve gözleri ve derileri onların yaptıkları hakkında aleyhlerine şahitlik ederler!
(Bak. 17.36*24.24*36.65*41.20-22)
21.Ve derilerine derler ki: Aleyhimize niçin şahitlik ettiniz? Derler ki: Her şeyi konuşturan Allah bizi de konuşturdu. Ve sizi ilk defa yaratan O’dur ve O’na döndürülüyorsunuz! (Bak. 24.24*36.65*41.21-22)
22.Ve kulaklarınızın ve gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Ve lâkin yaptıklarınızın birçoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz!
23.Ve Rabbiniz hakkındaki işte bu zannınız sizi mahvetti ve hüsrâna uğrayanlardan oldunuz.
24.Eğer dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Ve geriye dönüp hoşnutluk sağlamak isteseler, bu onlardan kabul edilmeyecektir.
(Bak. 2.161-162*16.84-85*28.75*30.57*40.49,52*41.24*45.35*66.7*77.35-36)
25.Ve onlara birtakım yandaşdaşlarını musallat ettik. Yaptıklarını ve yapacaklarını onlara süslü gösterdiler. Ve kendilerinden önce yaşayıp-göçmüş olan insan ve cin topluluklarına uygulanan azâp sözü onlara hakk/gerçek oldu. Şüphesiz ki onlar hüsrana uğrayanlardır.
(Bak.7.27*19.83*26.221-222*41.25*43.36-39*50.24-27)
26.Ve kâfirler dediler ki: Bu Kur’an’ı dinlemeyin, gürültü çıkarın belki baskın gelirsiniz!
27.O kâfirlere şiddetli bir azap tattıracağız ve onların cezasını yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız. (Bak.41.25-29)
28.Allah’ın düşmanları için hazırlanan ceza işte bu ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmeleri sebebiyle, orası onların ebedî kalacakları bir yurttur.
29.Ve kâfirler derler ki: Rabbimiz! Bizi saptıran cinleri ve insanları bize göster, onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılardan olsunlar!
30.Muhakkak ki Rabbimiz Allah’tır diyen sonra doğrulukta devam edenlerin üzerlerine melekler inerler (derler ki): Korkmayın ve üzülmeyin ve size va’dedilen cennetle sevinin!
31.Biz, dünya hayatında ve âhirette sizin evliyânız/dostlarınızız! Ve sizin için orada/cennette canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır! (Bak. 16.31*25.16*36.57*39.34*41.31*42.22*43.71*44.55*47.15* 50.35)
32.Bunlar, Gafûr/bağışlayan, Rahıym/merhametli olanın (Allah’ın) ikramıdır! 33.Ve Allah’a davet eden ve sâlih amel işleyen ve elbette ben müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir? (Bak. 3.193*12.108*13.36*14.1*16.125*28.87*33.45-46*41.33)
34.Ve iyilik de bir değildir ve kötülük de. Kötülüğü en güzel şekilde sav. O zaman senin ve aranızda düşmanlık bulunan kimse arasında sanki sıcak bir veli/dost oluşmuş. (Bak. 23.96*28.54*41.34)
35.Ve buna ancak sabredenler kavuşturulur ve büyük nasip/hayır sahibi olanlar kavuşturulur.
36.Ve eğer şeytandan sana bir dürtü/kışkırtma gelirse, festeız billâh/ Allah’a sığın! Şüphesiz ki O Semî’dir/işitir, Alîm’dir/bilendir. (Bak. 7.200*16.98-100*23.97-98*41.36*113.1-5*114.1-6)
37.Ve gece ve gündüz ve güneş ve ay O’nun âyetlerindendir/ delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer kulluk edecekseniz, onları yaratan Allah’a secde edin. (Bak. 6.96*10.5*17.12*21.33*25.62*36.37-40*39.5*41.37*55.5-6)
38.Eğer onlar kibirlenirlerse, bilsinler ki Rabbinin katında olanlar (melekler) gece ve gündüz O’nu tespih ederler/yüceltirler ve onlar hiç usanmazlar. (Bak. 4.172*7.206*13.13*16.49*21.19-20*39.75*40.7*41.38)
39.Ve yeryüzünü boynu bükük/sararmış görmen de O’nun âyetlerindendir/delillerindendir. Onun üzerine suyu/yağmuru indirdiğimizde (toprak) canlanır ve kabarır. Şüphesiz ona hayat/can veren (Allah), ölüleri de diriltir. Şüphesiz ki O her şeye Kâdir’dir/gücü yeter. (Bak. 22.5-6*30.50*32.12*41.39)
40.Şüphesiz ki âyetlerimiz hakkında inkâra sapanlar Bize gizli kalmazlar. Kıyamet Günü’nde ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır yoksa güven içinde huzurumuza gelecek olan mı? Siz istediğinizi yapın, şüphesiz ki O Basıyr’dir/yaptıklarınızı görür. (Bak. 6.81-82*28.61*41.40)
41.Şüphesiz ki kendilerine Zikir/Kur’an geldiğinde (onlar) onu inkâr ettiler. Ve şüphesiz ki o Azîz/çok değerli bir Kitap’tır.
42.Bâtıl ona/Kur’an’a önünden ve arkasından yaklaşamaz. O/Kur’an Hâkim/hikmet sahibi, Hamîd/övgüye lâyık olandan (Allah’tan) indirilmiştir. (Bak. 5.48*15.9*41.42) (NOT: Bâtıl, hakkın/hakikatın karşıtı olanlar, uydurma olanlar anlamındadır. H.S.)
43.Sana söylenenler (yalanlama/inkâr) senden önceki Rasûllere söylenenden farklı değildir. Şüphesiz ki Rabbin hem mağfiret/ bağışlama ve hem de elim bir bir âzap sahibidir. (Bak. 3.184*41.43*42.13)
44.Ve eğer onu yabancı (dilde) bir Kur’an olarak indirseydik derlerdi ki: Âyetlerinin ayrıntılı bir şekilde açıklanması gerekmez mi? Ve bir Arab’a yabancı dilde bir (Kitap) olur mu? De ki: O, iman edenler için bir hidâyet ve şifadır. İman etmeyenlerin kulaklarında bir ağırlık/tıkaç vardır ve o onlara göre körlüktür. Onlara, uzak bir yerden çağrılıyor gibidir. (Bak. 6.25*9.125*10.57*12.2*17.82*41.44)
45.Ve andolsun ki Mûsa’ya Kitab’ı vermiştik, ama onda ihtilâfa düşmüşlerdi. Ve Rabbinin önceden verdiği bir sözü olmasaydı aralarındaki hüküm kesinleşmiş olurdu. Ve onlar Kur’an hakkında şüphe ve tereddüt içindeler. (Bak. 2.213*4.65,105*6.114*10.19,57*11.110*16.64*41.45) 46.Kim sâlih bir amel işlerse kendi lehinedir. Kim kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Ve Rabbin kullarına zulmetmez! (Bak. 3.182*8.51*22.10*41.46*45.15*50.29)
47.O saatin/Kıyamet’in bilgisi O’na/Allah’a aittir. Ve O’nun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz ve hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Ve onlara Bana ortak koştuklarınız nerede diye sorulduğu gün, derler ki: Hiçbir şahidimizin olmadığını Sana itiraf ederiz! (NOT: Son saat/Kıyametin kopmasıyla ilgili âyetler için Bak. 6.31 Dip Notu.)
48.Ve önceden tapmakta oldukları şeyler onları terk etmişler ve kendileri için kaçacakları hiçbir yerin olmadığını anlamışlardır. (Bak.6.22,94*7.37*10.28-30*11.21*16.87*28.75*40.74*41.48)
49.İnsan hayır istemekten usanmaz ve başına bir kötülük geldiğinde ümitsizliğe kapılır ve karamsar olur. (Bak. 10.21*11.9-10*41.49) 50.Ve başına gelen bir sıkıntıdan sonra ona rahmetimizden tattırsak, der ki: Bu benim hakkımdır ve Kıyametin kopacağını sanmıyorum ve şayet Rabbime döndürülecek olursam, O’nun katında da benim için daha güzel şeyler vardır. Biz, kâfirlere yaptıkları şeyleri mutlaka bildireceğiz ve onlara ağır bir âzap tattıracağız! (Bak.18.36*41.50*45.32*46.11)
51.Ve insana nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Ve bir kötülük dokunduğunda dua ederek yalvarır. (Bak. 11.9*17.83*39.8*41.51)
52.De ki: Bir düşünsenize? Eğer o/Kur’an Allah katından gelmişse, sonra siz onu inkâr etmişseniz, hakk’tan/gerçekten uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kim olabilir ki? (Bak. 41.52*46.10)
53.Âyetlerimizi/delillerimizi hem âfâkta/dış dünyada ve hem enfüsihim/kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki onun/Kur’an’ın hakk/gerçek olduğu onlara açıkça belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi/yetmez mi? (Bak. 4.166*13.43*27.93*29.52*41.53*51.20-23)
54.İyi bilin ki; onlar Rablerine kavuşmakta şüphe içindeler. İyi bilin ki O/Allah her şeyi Muhıyt’dir/kuşatandır. (Bak. 6.31*7.51*41.54)
(Gözden geçirme-Eylül 2024)