46/86 AHKÂF SÛRESİ
(Sûre, kum tepeleri anlamına gelen adını 21nci âyetinde geçen ahkâf kelimesinden almaktadır. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’da 46ncı, inişte 86ncı sıradadır ve 35 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1.Hâ! Mîm!
2.Bu Kitabın/Kur’an’ın indirilişi, Azîz/kudretli, Hakîm/hikmetli olan Allah’tandır. (Bak. 10.37*26.192*39.1*40.2*41.2,42*45.2*46.2)
3.Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hakk/gerçek olarak ve ecelim müsemmâ/belli bir süre için yarattık. Ve kâfirler uyarıldıkları şeylerden yüz çeviriyorlar.
(NOT: O gökleri ve yeri hakk ile yarattı cümlesinin geçtiği âyetler: 6.73*10.5*14.19*15.85*16.3*29.44*30.8*39.5*44.39*45.22*46.3*64.3)
4.De ki: Allah’ın peşi sıra yalvardıklarınızı hiç düşündünüz mü? Yerden neyi yaratmışlar bana gösterin! Onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer doğru söylüyorsanız, bundan önce indirilmiş bir Kitap veya bilgi kalıntısı varsa bana getirin? (Bak. 2.107*35.40*46.4-6)
5.Ve Allah’ın peşi sıra, Kıyamet Günü’ne kadar kendisine cevap veremeyecek olanlara yalvarandan daha sapık kim olabilir? Ve onlar, bunların yalvarmalarından habersizdirler. (Bak. 2.166-167*7.193,197-198*13.14*17.56*18.52*19.81-82*25.3*28.62-64*29.25*35.14*36.74-75*46.5)
6.Ve insanlar toplandıkları zaman yalvardıkları o kimseler onlara düşman kesilirler ve onların kendilerine kulluk ettiklerini de inkâr ederler.
(Bak. 10.28-29*14.22*16.85-86*19.82*25.17-19*28.63*29.25*30.13* 34.41*35.14,40*46.4-6)
7.Ve âyetlerimiz onlara apaçık okunduğu zaman, hakkı/gerçeği inkâr edenler derler ki: Bu apaçık bir sihirdir!
8.Yoksa: Onu uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer onu ben uydurduysam, Allah’tan gelecek şeye (cezaya) karşı sizin gücünüz yetmez. O/Allah yaptığınız taşkınlığı çok iyi bilir. Ve benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. Ve O, Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahıym’dir/merhametlidir!
(Bak. 2.23-24*10.15,38*11.13*16.101*17.,88*21.5*25.4*32.3*34.8* 42.24*46.8*52.33-34*53.2-4*69.43-47)
9.De ki: Rasûller’in ilki ben değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemem. Ben sadece bana vahyedilene tabiyim ve ben apaçık bir nezîr’den/uyarıcıdan başka bir şey değilim. (Bak. 3.144*4.164*6.50,106*7.184*10.109*12.109*13.38*16.43*21.7* 30.47*33.2*40.78*43.23,45*46.9)
10.De ki: Hiç düşündünüz mü? Eğer bu/Kur’an Allah katından ise ve siz onu inkâr ediyorsanız. Ve İsrailoğulları’ndan bir şahit onun benzerine iman etmişse ve siz kibirlenmişseniz? Şüphesiz ki Allah, zalim kavimlere hidâyet etmez! (Bak. 3.86*39.59*41.52*45.31*46.10)
11.Ve kâfirler iman edenlere derler ki: Eğer o hayırlı bir şey olsaydı onlar bizi geçemezdi. Ve onunla hidayete eremediklerinde diyecekler ki: Bu eski bir yalandır! (Bak.18.36*23.55-56*4*45.32*46.11)
12.Ve ondan önce de bir önder ve bir rahmet olarak Mûsa’nın Kitab’ı vardı. Ve bu/Kur’an (öncekileri) tasdik eden, zâlimleri uyarmak ve muhsinleri/iyileri müjdelemek için Arap diliyle indirilmiş bir Kitap’tır. (Bak. 2.41,91,97*3.3*4.47*5.48*10.37*12.2,111*35.31*41.44*46.12)
13.Muhakkak ki Rabbimiz Allah’tır diyenler ve sonra dosdoğru olanlar, onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyecektir. (Bak. 2.38*41.30-32*46.13)
14.İşte onlar cennet halkıdır. Yaptıklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır.
15.Ve insana, ana-babasına ihsânı/iyi davranmasını emrettik. Anası onu zahmetle karnında taşıdı ve onu zahmetle doğurdu. Ve onun karında taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet olgunluğa eriştiğinde ve kırk yaşına geldiğinde der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimetlerden dolayı şükretmeyi ve razı olacağın sâlih/iyi işleri yapmayı bana nasip et. Ve beni ve neslimi ıslah et. Ben sana tevbe ettim. Ve ben müslümanlardanım. (Bak.2.83,124,128,233*3.36*4.36*6.151*14.40* 17.23-24*19.14,32*25.74*27.19*29.8*31.14-15*40.8*46.15)
16.İşte bunlar; yaptıklarını en iyileriyle mükâfatlandıracağımız ve günâhlarını bağışlayacağımız cennet ehli arasına katacağımız kimselerdir. Bu onlara vadedilmiş olan doğru sözdür. (Bak. 9.121*16.96-97*24.38*39.35*46.16)
17.O ana babasına der ki: Öf size be! Beni (yeniden) diriltmekle korkutuyor musunuz? Ve benden önce nice nesiller gelip-geçti? Ve onlar: Sana yazıklar olsun, Allah’a sığınarak iman et! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi hakktır/gerçektir! O der ki: Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir! (Bak. 45.32*46.17)
18.Kendilerinden önce gelip geçen cinler ve insanlarla birlikte işte onlar hakkında da Allah’ın âzap sözü gerçekleşmiştir. Şüphesiz onlar hüsrana/ ziyana uğrayanlardır. (Bak. 11.119*32.13*36.7*38.84-85*41.25*46.18)
19.Ve herkesin yaptıkları amellere göre dereceleri vardır. Ve onlara yaptıklarının karşılığı verilir. Ve onlar haksızlığa uğratılmazlar.
(Bak. 2.281*6.132*46.19)
20.Ve kâfirler ateşe sunuldukları gün: Siz dünya hayatında yaşarken güzel şeylerinizi orada heba ettiniz. Yeryüzünde haksız yere kibir taslamanız ve yoldan çıkmanız yüzünden bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız! (Bak. 10.7-8*14.3*35.43*42.45*46.20,34)
21.Âd (kavminin) kardeşini (Hûd’u) an. Hani ahkâf’daki/kum tepelerindeki kavmini uyarmıştı. Ve ondan önce ve ondan sonra uyarıcılar gelip-geçmişti. Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, şüphesiz ben sizin için büyük bir günün azâbından korkuyorum! demişti. (Bak. 7.65*11.50*26.135*46.21)
22.Dediler ki: Sen bizi ilâhlarımızdan vazgeçirmek için mi geldin? Eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi getir de görelim!
23.Dedi ki: Şüphesiz onun ilmi/bilgisi Allah’ın katındadır. Ve ben bana gönderileni (mesajı) size tebliğ ediyorum. Ve lâkin sizi cahillik eden bir kavim görüyorum!
24.Vadilerine doğru yayılan bulutları gördüklerinde dediler ki: Bu bize yağmur yağdıracak buluttur! (Hûd) Hayır! O, acele gelmesini istediğiniz fırtınadır, içinde elim bir azâp vardır! (Bak. 41.15-16*46.24*54.19-20*69.6-7)
25.Rabbinin emriyle o/fırtına her şeyi yıkar, helâk eder! Evlerinden başka bir şey kalmadı. Mücrim/suçlu kavimleri işte böyle cezalandırırız.
26.Ve andolsun ki size vermediğimiz bazı imkânları onlara verdik. Ve onlara kulaklar ve gözler ve kalpler verdik. Onlara kulakları ve gözleri ve kalpleri fayda sağlamadı. Zira onlar Allah’ın âyetlerini bilerek inkâr ediyorlardı. Ve alay ettikleri şey (azâp) onları kuşattı.
(Bak. 6.6,10*7.179*11.8*13.32*21.41*22.48*39.48*45.33*46.26*89.6-8)
27.Ve andolsun ki çevrelerindeki şehirleri de helâk etmiştik. Ve belki dönerler diye âyetlerimizi onlara anlatmıştık. (Bak. 7.168*46.27)
28.Allah’ın peşi sıra yakınlaştırmak için edindikleri ilâhlar onlara yardım edemedi, bilakis onlardan uzaklaştılar. Ve işte bu onların yalanları ve iftiralarıdır. (Bak. 7.37*10.28-30*39.3*45.10*46.28)
29.Ve cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik, orada oldukları zaman Kur’an’ı dinliyorlardı. Dediler ki: Susun ve dinleyin! Okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine döndüler. (Bak. 46.29*72.1-2)
30.Dediler ki: Ey kavmimiz! Biz Mûsa’dan sonra indirilen bir Kitap dinledik. Kendinden önceki Kitapları tasdik ediyor, hakka ve doğru yola iletiyor!
31.Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine uyun ve O’na/Allah’a iman edin ki, sizin günâhlarınızı bağışlasın ve sizi elîm bir azâptan korusun.
32.Ve Allah’ın davetçisine uymayan kimse (Allah’ı) yeryüzünde aciz bırakamaz. Ve O’nun peşi sıra evliyâ/desdekçi de bulamazlar. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler. (Bak. 9.2-3*11.20,33*16.46*24.57*29.22* 35.44*39.51*42.31*46.32)
33.Gökleri ve yeri yaratan, yaratma konusunda acze düşmeyen Allah’ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini düşünemediler mi? Şüphesiz ki O her şeye Kadîr’dir/gücü yeter. (Bak. 6.2*17.99*31.28*36.81*40.57*46.33*50.15,38*56.62*79.27-28)
34.Ve kâfirler ateşe arz edilecekleri gün, bu hakk/gerçek değil miymiş? Derler ki: Elbette, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş! Denir ki: İnkâr etmenizden dolayı azâbı tadın! (Bak. 6.30*10.7-8*35.43*46.34)
35.Ulül azim Rasûllerin sabrettikleri gibi sen de sabret! Ve onlar için acele (hüküm) isteme. Onlar vaad edildikleri azâbı gördükleri gün sanki dünyada gündüzün bir saati kadar kaldıklarını sanacaklar. Bu bir tebliğdir: Fâsık kavimlerden başkası helâk edilmez! (Bak. 6.47*10.45*14.52*19.84*20.103*23.112-114*30.55*46.35*79.46)
(Gözden Geçirme-Ekim 2024)