2.Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) O’nundur, O diriltir ve öldürür, her şeye güç yetiren de O’dur.
3.el-Evvel ve el-Âhir’dir, ez-Zâhir ve el-Bâtın’dır ve O, her şeyi en iyi bilendir. (Başlangıcı ve sonu olmayandır. Varlığı delillerle açıkça anlaşılır, zâtının mahiyeti ise aklın ve beş duyunun algılama sınırları dışındadır.)
4. O, gökleri ve yeri altı aşamada yaratmış, ardından arşa kurulmuştur. O, hem toprağa giren ve ondan çıkan her şeyi, hem de gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir ve Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.
5.Göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur ve bütün işler Allah’a döndürülecektir.
6.Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar (Gündüzü kısaltarak geceyi uzatır ve geceyi kısaltarak gündüzü uzatır). O, göğüslerin en mahrem sırlarını bilendir.
7.Allah’a ve Rasülüne iman edin ve O’nun, size üzerinde tasarruf yetkisi verdiği mallardan infak edin. İman edip infak edenleriniz için büyük bir mükâfat vardır.
8.Resül sizi Rabbinize inanıp güvenmeye çağırdığı halde size ne oluyor da Allah’a inanıp güvenmiyorsunuz? Oysa Allah sizden kesin söz almıştı, eğer iman edecekseniz bu yeter.
9.O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna (Muhammed’e) apaçık âyetler indirendir. Allah, size karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.
10.Göklerin ve yerin mirası Allah’a ait olduğu halde size ne oluyor da Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Fetihten önce infak edip savaşanlarınız diğerleriyle bir olmaz. Allah hepsine de iyilik vadetmiştir fakat onlar (öncekiler), fetihten sonra infak eden ve savaşanlardan kat kat üstündür. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
11.Kim Allah’a güzel bir borç verirse (malını infak ederse), Allah onun karşılığını kat kat verir. Ayrıca ona daha cömertçe bir mükâfat da vardır.
12.O gün (mahşer günü) mümin erkekleri ve mümin kadınları, (iman ve salih amelleriyle) kazandıkları nurları önlerini ve yanlarını aydınlatıp giderken görürsün. Onlara, “Müjdeler olsun, içinden ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacağınız cennetlere girin!” denilecektir. Büyük kurtuluş işte budur.
13.O gün, münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere, “Bize bakın da, nurunuzdan biz de yararlanalım” diyecekler. Onlara, arkanızdaki (hayata) dönüp, kendinize orada bir nur arayın” denilecektir. O sırada onlarla müminlerin arasına kapısı olan bir sur çekilecek, onun iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.
14.Müminlere, “Biz sizinle beraber değil miydik?” diye seslenirler. Müminler de “Evet beraberdiniz, fakat siz kendinizi ayarttınız, fırsatçılık yaptınız, şüpheye düştünüz ve kuruntularınız sizi aldattı. Nihayet, şeytan sizi Allah adına söylediği yalanlarla kandırıp dururken, Allah’ın emri geliverdi!”
15.Artık bugün sizden de açıkça inkâr eden kâfirlerden de hiçbir fidye kabul edilmeyecektir. Varacağınız yer cehennemdir ki, size lâyık olan da budur. Varılacak ne kötü yerdir orası!
16.İman edenlerin; Allah’ın zikrine ve hak olarak inen Kur’an’a karşı kalplerinin ürperti duymalarının vakti hâlâ gelmedi mi? İnananlar, daha önce kendilerine kitap verilenler (Ehli kitap) gibi olmasınlar. Çünkü onların, (vahyin) üzerinden uzun süre geçince kalpleri katılaşmış ve birçoğu da yoldan sapmıştır.
17.iyi bilin ki Allah; ölümünden sonra toprağa can veriyor. Biz, bu âyetleri aklınızı kullanmanız için size böyle açıklıyoruz.
18.Hakikati tasdik eden erkekler ve kadınlarla Allah’a güzel bir borç verenlere;yaptıklarının karşılığı kat kat verilecek ve değerli bir ödül de onların olacaktır.
19.Allah’a ve O’nun resüllerine yürekten iman edenler var ya, işte onlar Rableri katında, özü sözü doğru olan ve hakikatin şahidi olanlar mertebesindedirler. Onların hem (hak ettikleri) mükâfatları ve hem de (önlerini ve yanlarını) aydınlatan nurları verilecektir. Nankörlük edip âyetlerimizi inkâr edenlere gelince, onlar da cehennemin ateşine mahkûm olacaklardır.
20.İyi bilin ki bu dünya hayatı; (Allah’ın emirlerine uymayanlar için) oyundan, eğlenceden, süs ve gösterişten, birbirlerine karşı öğünmeden, mal ve evlat çoğaltma hırsından ibarettir. Bu yağmurun hikayesine benzer: Yağmurun yeşerttiği bitkiler toprağı ekenleri mutlu eder. Fakat zamanla bitkiler kurumaya yüz tutar, sararıp solar ve sonunda kuru ot ve saman haline gelir. Ahirette ise ya çetin bir azap ya da Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. (Allah’ın emirlerine uymayanlar için çetin bir azap “cehennem”, Allah’ın emirlerine uyanlara ise Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu “cennet” vardır.) Dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir!
21.(Bu nedenle) Rabbinizin af ve mağfiretine erebilmek ve eni göklerle yer kadar geniş olan ve Allah’a ve resüllerine inananlar için hazırlanmış bulunan cenneti (kazanmak) için birbirinizle yarışın. Bu Allah’ın, onu (cenneti) isteyen herkese ihsan ettiği bir lütfudur. Allah, sonsuz lütuf sahibidir.
22.Yeryüzünün ve sizin başınıza, Biz onu daha önce bir yasada kayıt altına almadıkça, hiçbir musibet gelmez, şüphesiz bu Allah için çok kolaydır.
23.Öyle ki, elinizden çıkana (aşırı) üzülmeyeseniz ve Allah’ın size verdiklerinden dolayı da sevinip şımarmayasınız. Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenleri sevmez.
24.Cimrilik edenler ve insanlara da cimriliği telkin edenlerden kim (O’na) yüz çevirirse, iyi bilsin ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, her türlü övgüye layıktır.
25.Biz elçilerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber kitabı ve ölçüyü indirdik ki insanlar, adaleti ayakta tutabilsinler. Bir de demiri indirdik ki, onda müthiş bir güç ve insanlar için birçok yararlar vardır. Allah, bütün bunları, görmedikleri halde Kendisine ve elçilerine yardım edenleri ortaya çıkarmak için size verdi. Zira Allah, sonsuz kudret ve karşı konulmaz kuvvet sahibidir.
26.Biz, Nuh’u ve İbrahim’i elçi olarak gönderdiğimiz gibi, zürriyetlerine de nübüvvet ve kitap verdik. Onlardan bir kısmı hidayete erdiler ama birçokları da yoldan saptılar.
27.Sonra onların izinden elçilerimizi gönderdik, peşlerinden de Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona İncil’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Kendilerine emretmediğimiz halde Allah’ın rızasını kazanmak için ruhbanlığı onlar uydurdu, fakat onun gereklerine de hakkıyla riayet etmediler. Onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik; lakin onlardan çoğu yoldan çıkmıştır.
28.Ey kitap ehlinden inananlar, Allahtan sakının ve O’nun resülüne inanın ki rahmetinden size iki kat mükâfat versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz bir nur yaratsın ve sizi bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.
29. Ehli kitap, Allah’ın lütfu üzerinde hiçbir güçlerinin olmadığını bilmelidirler. Allah elindeki lütfunu, isteyip hak edene verir. Allah sonsuz lütuf sahibidir.
“www.kuranyolcularınaselamlar.com”