2 Aralık 2023 Cumartesi
MENÜ
SON YAZILAR

RA'D SÛRESİ

13/58 RA’D SÛRESİ

(Gök gürültüsü anlamına gelen adını 13ncü âyetinde geçen Ra’d kelimesinden almıştır. Sûre, kâinatı bir kitap gibi okumayı ve kâinattaki varlıklardan ibret almayı tavsiye etmektedir. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’da 13ncü, inişte 58nci sıradadır ve 43 âyettir.)

E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

1.Elif! Lâm! Mîm! Râ. İşte bunlar Kitab’ın âyetleridir ve Rabbinden sana indirilen bu Kitap haktır/gerçektir. Lâkin insanların çoğu iman etmezler.

2.Allah, gördüğünüz gibi direk olmadan (gördüğünüz bir direk olmadan) gökleri yükseltti. Sonra arşa istiva etti/eğemen oldu. Güneş’i ve Ay’ı emrine aldı. Her biri belirlenmiş bir ecele/süreye kadar akıp gitmektedir. O, işleri düzenleyip yönetmekte ve âyetleri ayrıntılı olarak açıklamaktadır. Umulur ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınıza inanırsınız.  

3.Yeryüzünü yayıp döşeyen, onun üzerine dağları ve ırmakları var eden O’dur. Orada meyvelerden çifter çifter yaratan ve geceyi gündüzün üzerine örten O’dur. Muhakkak ki bunda düşünen bir kavim için âyetler/ deliller vardır.

4.Yeryüzünde birbirine komşu kıtalarda, üzüm bağları, ekinler, çatallı çatalsız hurma ağaçları vardır. Bunlar aynı suyla sulandıkları halde, Biz onların ürünlerini birbirinden farklı/üstün kıldık. Akleden bir kavim için bunda âyetler/deliller vardır.

5.Eğer hayret ediyorsan asıl hayret edilecek olan onların: Biz toprak olduktan sonra yeniden dirilecek miyiz? demeleridir. İşte onlar, Rablerini inkâr edenlerdir ve onların boyunlarına halkalar vurulacaktır. Onlar ateş ehidir ve orada ebedî kalacaklardır

6.Ve senden iyilikten önce kötülüğü getirmeni isterler. Oysa onlardan önce nice ibretlik olaylar anlatıldı. Gerçekte Rabbin zulümlerine rağmen insanları bağışlayandır. Muhakkak ki Rabbinin azabı çok şiddetlidir.

7.Kâfirler: Ona Rabbinden bir âyet/mucize indirilmesi gerekmez miydi? diyorlar. Sen sadece bir uyarıcısın ve her kavmin bir hidayetçisi (Allah!) vardır.

8.Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksilttiğini ve neyi artırdığını bilir. O’nun katında her şey bir ölçüye/yasaya bağlıdır.

9.O, gaybı/idraki aşanları da şehadeti/görünenleri de bilir. O, büyüktür, yücedir.

10.Sizden; sözünü gizleyenle açıkça söyleyen ve bir işi gece yapanla gündüz yapan O’nun için aynıdır.

11.Allah’ın emriyle; insanları önünden ve arkasından gözetip koruyan melekler vardır. Bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe, şüphesiz Allah o kavme verdiklerini değiştirmez. Eğer Allah ceza vermek isterse, onu çevirecek hiçbir güç yoktur. Allah’ın peşi sıra onların bir dostu ve yardımcıları yoktur.

12.O, korkutucu şimşeği gösteren ve umut olarak yağmur yüklü bulutları meydana getirendir.

13.Ra’dü/gök gürültüsü hamd/övgü ile, melekler de korkuyla O’nu tesbih ederler/yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğine çarptırır. Buna rağmen onlar Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Halbuki O’nun azabı çok şiddetlidir.

14.Gerçek davet/dua O’na yapılır. O’nun peşi sıra yalvardıkları onlara hiçbir cevap veremezler. Onların hali, ellerini suya uzatıp ulaşamadığı halde ağzına suyun gelmesini bekleyen kimse gibidir. O su onun ağzına gelmez. Kâfirlerin daveti/duası ancak dalâlettir/sapıklıktır.

15.Göklerde ve yerde olanlar ve onların gölgeleri, isteyerek veya istemeyerek sabah akşam/her daim Allah’a secde ederler. 

(Bak. 16.48-49)

16.De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir? De ki: Allah’tır! De ki: O’nun peşi sıra; kendilerine fayda veya zarar veremeyenleri evliya/dostlar mı edindiniz? Körle gören, karanlıkla aydınlık bir olur mu? Yoksa onlar: Allah’ın yaratması gibi yaratması olan ortaklar buldular da yarattıkları birbirine mi benziyor? De ki: Her varlığın yaratıcısı Allah’tır. O Vâhid’dir/ bir tektir, Kahhâr’dır/mutlak otorite sahibidir!

17.(Allah) Gökten su indirir vadideki sular sel olup taşarlar. Sel, üstünde biriken köpüğü sürükleyip götürür. Ziynet/takı veya eşya yapmak için ateşte eritilen madenlerin üzerinde biriken curuf da buna benzer. İşte Allah hakk ile bâtılı bu misalle açıklar. Köpük atılıp gider, insanlara faydalı şeyler yeryüzünde kalır. Allah böyle misaller verir.

18.Rablerinin emrine uyanlara en güzel karşılık vardır. O’nun emrine uymayanlar ise; yeryüzündekilerin tamamına hatta bir o kadarına daha sahip olsalar onun hepsini fidye olarak vermek isterdi. Hesabın kötüsü onlar içindir. Varacakları yer cehennemdir, orası ne kötü bir yataktır.

19.Rabbinden sana indirilenin hakk/gerçek olduğunu bilen kimse, kör kimse gibi olur mu? Ancak ülül elbâb/selim akıl sahipleri bunu idrak ederler.

20.Onlar (ülül elbâb/selim akıl sahipleri), Allah’a verdikleri söze sadık kalırlar ve misakı/antlaşmayı bozmazlar.

21.Onlar, Allah’ın uyulmasını emrettiği şeye uyarlar. Rablerine saygı duyarlar ve hesaplarının kötü çıkmasından korkarlar.

22.Onlar, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı

dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infâk ederler/hayra harcarlar ve kötülüğü iyilikle savarlar. Mutlu son onlar içindir.

23.Adn cennetleri onlarındır. Orada atalarından/üst soylarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden/alt soylarından sâlih olanlarla birlikte olacaklardır. Melekler her kapıdan yanlarına vardıklarında onlara:

24.Selamün aleyküm! Bu, sabrınızın karşılığıdır! Dünya yurdunun sonu/cennet ne güzeldir! derler.

25.Allah’a kesin söz verdikten sonra onu bozanlar, Allah’ın kurulmasını istediği bağı koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara lânet/ dışlanma vardır, dünya yurdunun kötü sonu/cehennem onlar içindir.

26.Allah rızkı dilediğine genişletir, dilediğine daraltır. Onlar dünya hayatı ile şımardılar. Dünya, âhiretin yanında geçici bir yarardan ibarettir.

27.Kâfirler: Rabbinden ona bir âyet/mucize indirilmesi gerekmez miydi? diyorlar. De ki: Şüphesiz ki Allah dileyeni saptırır, Kendine yönelenleri  hidayete/doğru yola erdirir.

28.Onlar, iman edenler ve Allah’ın zikri ile/hatırlanması ile huzura kavuşanlardır. İyi bilin ki; kalpler ancak Allah’ın zikri ile/hatırlanması ile mutmain olur/huzur bulur.

29.Onlar iman edip salih amel işleyenler, ne mutlu onlara! Varacakları yer/cennet ne güzeldir.

30.İşte böyle, sana vahyettiğimizi onlara okuman için kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir kavme seni gönderdik. Onlar Rahmanı inkâr ediyorlar. De ki: O benim Rabbimdir, O’ndan başka ilâh yoktur. Ben O’na tevekkül ettim/güvendim, tevbem O’nadır!

31.Eğer gerçekten Kur’anla dağlar yürütülseydi, veya onunla yeryüzü parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı yine de bir şey değişmezdi. Hayır! Bütün işler Allah’a aittir. İman edenler hala ümidi kesip anlamadılar mı, Eğer Allah dileseydi insanlar toptan hidayete/doğru yola erişirdi. Yaptıkları yüzünden kâfirlerin başlarına veya yanı başına azap inmeye devam edecektir. Sonunda Allah’ın vaadi gerçekleşecektir. Muhakkak ki Allah sözünden dönmez.  

32.Andolsun ki; senden önceki Rasûllerle de alay edildi. Ben o kâfirlere önce süre verdim, sonra da onları kıskıvrak yakaladım, böylece Ben’im azabım nasılmış gördüler.

33.Her nefsin kazandıklarının üzerinde hükümrân olan başka biri var mı? Buna rağmen Allah’a ortaklar/şirk mı koşuyorlar? De ki: Onlara istediğiniz isimleri koyun bakalım. Yoksa siz O’na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz, boş sözlere mi aldanıyorsunuz? Kâfirlerin kurdukları tuzaklar kendilerine güzel görünür de onlar Allah’ın yolunu terk ederler. Allah’ın sapık dediğini yola gelmiş sayacak hiç kimse yoktur.

34.Onlar için dünya hayatında bir azap vardır, ahiretteki azap ise daha şiddetlidir. Allah’a karşı onları koruyacak kimse de yoktur.

35.Müttâkilere vaad edilen cennet örneği şöyledir: İçinde ırmaklar akar, meyveleri süreklidir, gölgeleri de. Takvâ sahiplerinin varacakları yer işte burasıdır. Kâfirlerin akibeti ise ateştir/cehennemdir.

36.Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler sana indirilenle sevinirler. Onlardan bazıları sana inenden bir kısmını inkâr ederler. De ki: Bana yalnızca Allah’a kul olmam ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamam emredildi. Ben yalnız Allah’a davet ederim ve dönüşüm O’nadır!

37.Böylece Biz onu/Kur’an’ı Arapça hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden/bilgiden sonra eğer onların arzularına uyarsan, Allah’a karşı bir veli/destekçi, bir koruyucu bulamazsın.

38.Andolsun senden önce de Rasûller gönderdik. Onlara da eşler ve evlatlar verdik. Allah’ın izni olmadan hiçbir Rasûlün bir âyet/mucize getirmesi mümkün değildir. Her ecelin yazıldığı bir kitap/yasa vardır.

39.Allah dilediğini yok eder, dilediğini sabit bırakır. Ana kitap O’nun yanındadır.

40.Onları tehdit ettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek yahut onu görmeden seni vefat ettirsek de sana düşen sadece tebliğ etmektir. Hesap görmek Bize aittir.

41.Yeryüzünü çevresinden nasıl eksilttiğimizi gelip görmüyorlar mı? Hükmü Allah verir ve O’nun verdiği hükmü bozacak hiç kimse yoktur. O, hesabı çabuk görendir.

42.Onlardan öncekiler de tuzaklar kurdular. İyi bilin ki Allah, bütün tuzakları geçersiz kılar. O, kimin ne kazandığını bilir. Kâfirler dünyanın sonunun kimin olduğunu yakında görecekler.

43.O kâfirler diyor ki: Sen gönderilmiş değilsin! De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve Kitabın bilgisine sahip olanlar yeter!

(Harun Sorkun-Gözden Geçirme: Haziran 2023)

 

 

 

 

X