14/65 İBRÂHÎM SÛRESİ
(Sûrenin 35nci-41nci âyetlerinde İbrâhîm’in (a.s) ailesini Allah’a kayıtsız şartsız emanet edişi anlatılmaktadır. Mekke döneminde nazil olmuştur. Mushaf’da 14ncü, inişte 65nci sıradadır ve 52 âyettir.)
E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.
1.Elif! Lâm! Râ! İşte bu, insanları Rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa ve O’nun yoluna iletmen için sana indirdiğimiz bir Kitap’tır. O Azîz’dir/üstündür, Hamîd’dir/övgüye lâyıktır.
2.O Allah ki, göklerde ve yerde olan her şey O’na aittir. Görecekleri şiddetli azaptan dolayı vay o kâfirlerin haline!
3.Onlar/kâfirler, dünya hayatını âhirete tercih ederler. Allah’ın yolundan alıkoymak ve o yolun eğri olmasını isterler. İşte onlar derin bir sapıklık içindedirler!
4.Biz, onlara açıklaması için her Rasûlü ancak/sadece kendi kavminin diliyle gönderdik. Allah, dileyeni/müstehak olanı saptırır, dileyeni/hak edeni hidayete erdirir. O Azîz’dir/üstündür, Hakîm’dir/hikmet sahibidir.
5.Andolsun Musa’yı âyetlerimizle göndermiş ve: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat! demiştik. Çünkü bunlarda sabreden ve şükreden kimseler için nice ibretler vardır.
6.Bir zamanlar Musa kavmine şöyle demişti: Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın, hani sizi Firavun hanedanından kurtarmıştı. Onlar size en ağır işkenceleri yapıyor, erkek çocuklarınızı boğazlayıp kızlarınızı sağ bırakıyordu. Bunda, Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı!
7.Rabbiniz size şunu da bildirmişti: Eğer şükrederseniz verdiğim nimetleri artırırım. Eğer nankörlük ederseniz şüphesiz azabım çok şiddetlidir!
8.Musa dedi ki: Siz ve yeryüzündeki herkes inkâr etseniz bile, iyi bilin ki Allah Gani’dir/zengindir, Hamîd’dir/hamde lâyıktır!
9.Sizden öncekilerin Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Allah’tan başkası onları bilmez. Rasûlleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi ama onlar ellerini ağızlarına bastırıp: Biz size gönderileni tanımıyoruz ve bizi çağırdığınız şeye karşı şüphe içindeyiz! dediler.
10.Rasûller: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe edilir mi hiç? O, günahlarınızı bağışlamak için sizi çağırıyor ve belirlenen eceliniz gelinceye kadar size süre veriyor! dedi. Onlar: Siz de tıpkı bizim gibi bir beşersiniz, atalarımızın kulluk ettiği şeylerden bizi çevirmek istiyorsunuz. O halde bize apaçık bir delil getirin! dedi.
11.Rasûller şöyle dedi: Biz de ancak sizin gibi bir beşeriz. Ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemiz mümkün değildir. Mü’minler sadece Allah’a tevekkül etsinler/güvensinler!
12.O bize gideceğimiz yolları göstermişken biz neden Allah’a tevekkül etmeyelim/güvenmeyelim? Bize yaptığınız eziyetlere elbette sabredeceğiz. Tevekkül edenler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler/ güvensinler!
13.Kâfirler, Rasûllerine: Sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız veya bizim dinimize dönersiniz! dediler. Rableri onlara şöyle vahyetti: O zâlimleri mutlaka yok edeceğiz!
14.Ve onların ardından o yerlere sizi yerleştireceğiz. Bu söz makamımı ve uyarımı dikkate alan kimseler içindir!
15.Rasûller (Allah’tan) fetih istediler. İnatçı her zorba perişan oldu.
16.Ardından cehennem azabı vardır ve irinli sudan içirilir.
17.O suyu yutmaya çalışacaklar fakat yutamayacaklar. Ölüm her taraftan onları saracak fakat ölüp kurtulamayacaklar, ardından daha ağır bir azap gelecektir.
18.Rablerini inkâr edenlerin misali: Fırtınalı bir günde şiddetli rüzgârın savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından ellerinde hiçbir şey kalmaz/ uçup gider. Asıl büyük kayıp işte budur!
19.Allah’ın gökleri ve yeri hakk/gerçek olarak yarattığını görmüyor musun? O dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.
20.Allah’a bu asla zor değildir.
21.Onların hepsi Allah’ın huzuruna çıkacaklar. Zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi siz Allah’ın azabından herhangi bir şeyi bizden savabilir misiniz? derler. Onlar: Allah bize yol gösterseydi biz de size yol gösterirdik. Artık şimdi sabretsek de sızlansak da bizim için birdir. Bizim için kaçacak bir yer yoktur! derler.
22.İş bitince şeytan onlara: Allah’ın vaadi hakk/gerçek oldu. Ben de size vaatte bulundum ama yalanım ortaya çıktı. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm de yoktu. Ben sizi sadece çağırdım, siz de bana (koşarak) uydunuz. O halde beni kınamayın, asıl kendinizi kınayın! Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Ben sizin beni Allah’a ortak koşmanızı da istememiştim. Şüphesiz zalimlerin hakkı elem verici bir azaptır.
23.İman edip salih amel işleyenler, Rablerinin izniyle altlarından ırmaklar akan cennetlere konulurlar ve orada ebedî kalırlar. Birbirlerine olan dilek ve temennileri ise selam sözüdür.
24.Görmüyor musun, Allah nasıl bir misal veriyor? Güzel bir söz; kökleri yerde, dalları göklerde olan güzel bir ağaca benzer!
25.O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir. Allah, insanların düşünüp ders almaları için böyle misaller verir.
26.Kötü bir söz de; kökü yerden sökülmüş, ayakta duramayan çürük bir ağaç gibidir.
27.Allah iman edenleri sözlerinde durdukları için; hem dünyada hem de ahirette sapasağlam/ayakta tutar. Zâlimleri ise şaşırtır. Allah dilediğini yapar.
28.Allah’ın nimetlerine nankörlük edenleri ve kavimlerini de helaka sürükleyenleri görmüyor musun?
29.Varacakları yer cehennemdir. Orası ne kötü bir konaklama yeridir.
30.O’nun yolundan saptırmak için Allah’a birtakım ortaklar uydurdular. De ki: (Bir süre) Nimetlenin bakalım, varacağınız yer ateştir!
31.İman eden kullarıma söyle! Alışverişin ve dostluğun bulunmadığı gün/ Mahşer Günü gelmeden önce yukiymus salâte/o namazlarını dosdoğru kılsınlar; kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizliden açıktan infak etsinler/ hayra harcasınlar.
32.Allah, gökleri ve yeri yaratandır. Gökten indirdiği yağmurla, size rızık olarak yerden ürünler çıkarandır. Emriyle, denizde yüzüp giden gemileri ve ırmakları hizmetinize verendir.
33.Yörüngelerinde akıp giden Güneş’i ve Ay’ı; geceyi ve gündüzü hizmetinize verendir.
34.Allah size istediğiniz her şeyden vermiştir. Allah’ın verdiği nimetleri saymakla bitiremezsiniz. Ama insan çok zalim ve çok nankördür.
35.İbrahim, şöyle dua etmişti: Ey Rabbim! Burayı güvenli bir belde yap, beni ve çocuklarımı putlara kulluktan/tapmaktan uzak tut!
36.Rabbim! Çünkü onlar insanların birçoğunu şaşırttılar. Kim bana uyarsa o bendendir, kim de bana isyan ederse elbette Sen Gafûr’sun/ bağışlayansın, Rahîm’sin/merhametlisin!
37.Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir kısmını li yükıymus salâte/o namazlarını dosdoğru kılsınlar diye Sen’in kutlu evinin/Kabe’nin yanında ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim. Sen de insanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönelt/meylettir, onları çeşitli ürünlerle rızıklandır, umulur ki onlar şükrederler!
38.Rabbimiz! Muhakkak ki Sen, bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.
39.Yaşlılığımda bana İsmail’i ve İshak’ı bahşeden Allah’a hamdolsun. Şüphesiz ki Rabbim duaları işitendir.
40.Rabbim! Beni ve zürriyetimi mukıymes salâtı/o namazı dosdoğru kılanlardan eyle ve dualarımı kabul buyur!
41.Rabbenağfirlî ve li vâlideyye ve lil mü’minîne yevme yekûmül hısâb/ Rabbim! Hesabın görüleceği Gün/Mahşer Günü; beni, anamı babamı ve bütün mü’minleri bağışla.
42.Zâlimlerin yaptıklarından Allah’ın habersiz olduğunu sanma sakın! O, hesaplaşmayı korkudan gözlerin dışarıya fırlayacağı güne erteliyor.
43.Başları yukarıya dikilmiş, bakışları donup kalmış bir halde, umutsuzca koşarlar.
44.Azabın kendilerine geleceği günle/Mahşer Günü’yle insanları uyar. O gün zalimler: Rabbimiz! Bizi kısa bir süreliğine geri gönder de davetine kabul edelim ve Rasûlüne uyalım! derler. Bundan önce, sizin için bir çöküşün ve bitişin olmadığına dair yemin eden siz değil miydiniz? denir.
45.Siz, kendilerine zulmedenlerin meskenlerinde yaşadınız. Onlara nasıl davrandığımız size açıkça belli olmuştu, size örnekler de vermiştik.
46.Onların kurdukları tuzaklar dağları yerinden oynatacak kadar güçlü olsa bile, Allah onların yaptıklarını bilmektedir/kontrol etmektedir.
47.Allah’ın Rasûllerine verdiği vaadinden döneceğini sanma sakın! Şüphesiz ki Allah, Azîz’dir/güçlüdür, Züntikâm/intikam alandır.
48.O Gün/Mahşer Günü; yer başka bir yere, gökler de başka göklere dönüşecektir. Onlar, Vâhid/tek olan, Kahhâr/güçlü olan Allah’ın huzuruna çıkarlar.
49.O Gün/Mahşer Günü, suçluların zincirlere vurulduğunu görürsün.
50.Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de cehennem ateşi kaplayacaktır.
51.Allah, herkesi kazandığıyla cezalandıracaktır (kazandığının kaşılığını verecektir). Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.
52.Bu/Kur’an; insanların uyarılması, Allah’ın bir tek ilâh olduğunun bilinmesi, ülül elbâb/selim akıl sahiplerinin öğüt almaları için bir mesajdır!
(Harun Sorkun-Gözden Geçirme: Haziran 2023)