2 Aralık 2023 Cumartesi
MENÜ
SON YAZILAR

MÜ'MİNÛN SÛRESİ

23/74 MÜ’MİNÛN SÛRESİ  

(Mü’minler anlamına gelen adını ilk âyetinde geçen “mü’minûn” kelimesinden almıştır. Mushaf'da 23ncü, inişte 74üncü sıradadır. Mekke’de inmiş olup,118 âyettir.)

 

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

 

1.Müminler gerçekten kurtuluşa ereceklerdir.

2.Onlar namazlarında huşû (derin bir saygı) içindedirler,

3.Boş sözlerden, lüzumsuz işlerden uzak dururlar,

4.Arınmak (zekât vermek) için çaba harcarlar,

5.İffetlerini özenle korurlar,

6.Sadece eşleriyle (meşru olarak sahip olduklarıyla) paylaştıkları cinsellikten dolayı kınanmazlar,

7.Bu sınırın ötesine geçenler, haddi aşmış olanlardır,

8.Yine onlar kendilerine emanet edilen şeylere ve verdikleri sözlere riayet ederler,

9.Onlar namazlarını özenli ve sürekli kılarlar,

10.İşte onlar ilahî nimetlere varis olan kimselerdir,

11.Onlar, Firdevs cennetlerine nail olacaklar ve orada ebedi kalacaklardır.

12.Biz insanı balçıktan, süzülmüş bir özden yarattık.

13.Sonra onu korunaklı bir yerde (rahimde), nutfe (zigot) haline getiriyoruz.

14.Sonra da nutfe’yi, alaka (embriyo) haline getiriyoruz. Alaka’yı, cenin (mudga-bir çiğnem et) haline getiriyor, sonra bu cenin’de kemikler oluşturuyoruz, sonra bu kemiklere et giydiriyoruz. Nihayet onu yepyeni bir varlık olarak dünyaya getiriyoruz. Yüceler yücesi olan Allah ne mükemmel bir yaratıcıdır.

15.Nihayet, zamanı geldiğinde hepiniz öleceksiniz.

16.Kıyamet Günü geldiğinde de yeniden diriltileceksiniz.

17.Sizin üstünüzde (gezegenlerin akıp gittiği) nice yörüngeler yarattık. Biz bütün bu yarattıklarımızdan habersiz değiliz (onları bir düzen içinde koruyoruz).

18.Gökten bir yasaya göre yağmur yağdırıp, toprağa onu emdiririz. Fakat, bu suyu geri alıp, toprağı kupkuru yapmaya kadir olduğumuzu da bilin!

19.Bu yağmurla, sizin için hurma bahçeleri ve üzüm bağları oluşturduk. Orada sizin beslendiğiniz birçok meyveler vardır.

20.Sina Dağı civarında bir ağaç (zeytin ağacı) da yetiştirdik, onun meyvesi hem yenir, hem de ondan yağ elde edilir.

21.En’am (koyun, keçi, sığır ve deve) cinsi hayvanlarda sizin için alınacak dersler vardır. Siz onların sütlerinden içiyor, etlerinden yiyorsunuz. Onlardan daha pek çok faydalanıyorsunuz.

22.Karada bu hayvanlara, denizde gemilere biniyor, yüklerinizi de onlarla taşıyorsunuz.

23.Biz Nuh’u kavmine (Rasul) olarak gönderdik. Onlara dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Allah’ın azabından sakınmaz mısınız?”

24.Kavminden inkârda ısrar eden liderleri dediler ki: “Bu da sizin gibi bir insan. Fakat o size karşı üstünlük kurmak istiyor. Eğer Allah bir (Rasul) gönderecek olsaydı meleklerden gönderirdi. Biz geçmiş atalarımızdan böyle bir şey de duymadık.”

25.”Bu adam delirmiş (cinlenmiş), bir süre onu gözetim altında tutun!” 

26.Nuh: “Rabbim! Onların beni yalanlamalarına mukabil Sen bana yardım et” diye dua etti. 

27.Biz Nuh’a, “Gözetimimiz altında ve bildirdiğimiz şekilde bir gemi yap” diye vahyettik. Nihayet (azapla ilgili) emrimiz gelip, (kazanda suyun kaynadığı gibi) yerden sular fışkırmaya başlayınca, “Her türden birer çift ve aileni gemiye bindir. Aleyhine hüküm kesinleşmiş olanları alma. O zalimlerle ilgili Benden bir istekte bulunma, onlar suda boğulacaklardır.” 

28.Sen ve beraberindekiler gemiye bindiğinizde “Bu inkârcı kavimden bizi kurtaran Allah’a hamdolsun” de. 

29.Şöyle dua et: “Rabbim! Beni bereketli ve güvenli bir yere indir. Yerleşilecek en iyi yeri bilen ve oraya ulaştıracak olan Sensin.”

30.Bütün bunlarda nice ibretler vardır. Biz onları büyük bir imtihandan geçirdik. 

31.Biz onlardan sonra başka nesiller meydana getirdik. 

32.Onlara da kendi içlerinden bir Rasul gönderdik. Dedi ki: “Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Hala sorumluluk bilinciyle hareket etmeyecek misiniz?”

33.Küfürde direnen, ahiretteki hesaba çekilmeyi inkâr eden ve dünya hayatında verdiğimiz nimetlerle azmış olan kavminin ileri gelenleri şöyle dediler: “Bu sizin gibi bir insandan başka bir şey değil. Sizin yediğinizden yiyor, içtiğinizden içiyor.” 

34.”Eğer, sizden hiçbir farkı olmayan bu adama uyacak olursanız, sonunda hüsrana uğrarsınız.”

35.”Bu adam, ölüp toprağa karıştıktan ve kemik yığını haline geldikten sonra tekrar diriltileceğinizi vaad ediyor, öyle mi?”

36.”Bu vaadler olacak şeyler değil, bunlar boş vaadler.”

37.”Dünyadaki hayatımızdan başka bir hayatımız yoktur. Biz ölürüz ve (bir kez) yaşamış oluruz, öldükten sonra da diriltilecek değiliz.” 

38.”Bu adam, uydurduğu yalanları Allah’a isnad eden bir iftiracı. Biz ona asla inanmayız.” 

39.Rasul şöyle dua etti: “Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşı Sen bana yardım et!” 

40.Allah şöyle buyurdu: “Onlar çok yakında pişman olacaklar!”

41.Bunun üzerine o korkunç ses bütün gerçekliğiyle onları yakaladı, hepsini çerçöpe çevirdi, zalim topluluk yok olup gitti. 

42.Sonra onların ardından başka nesiller ortaya çıkardık.

43.Bir toplum (ümmet), kendine biçilen süreyi (eceli) ne öne alabilir, ne de erteleyebilir. 

44.Daha sonra o nesillere de birbiri ardından Rasullerimizi gönderdik. Her toplum kendine gelen Rasulü yalanladı. Biz de, birbirlerinin peşinden onları helâk ettik ve ibretlik hikayeler haline getirdik. İman etmeyen kavimler Allah’ın rahmetinden uzak olsun. 

45.Sonra da Musa’yı ve kardeşi Harun’u âyetlerimiz ve açık delillerimizle (mucizelerle) Rasul olarak (gönderdik). 

46.Firavun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar iman etmeyi kibirlerine yediremediler. Onlar kendilerini üstün görmekteydi. 

47.Dediler ki: “Kavimleri bizim kölelerimiz olan şu iki kişiye inanacağız, öyle mi?”

48.Böylece onları yalanladılar ve helâk olup gittiler.

49.Halbuki, onlar belki yola gelirler diye Musa’ya Kitap (Tevrat’ı) vermiştik.

50.Meryemoğlu (İsa’yı) ve annesini birer delil (sembol) kıldık ve onları oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik. 

51.Ey Rasuller! (Rasullerime tabi olanlar!) Temiz ve helal nimetlerden yiyin ve salih amel işleyin, çünkü Ben sizin ne yaptığınızı bilirim.

52.Sizin ümmetiniz kesinlikle bir tek ümmettir ve Ben de sizin Rabbinizim. Şu halde, Bana karşı sorumluluğunuzu yerine getirin.

53.Buna rağmen onlar, aralarındaki birliği parçaladılar ve her hizip (grup) elindekiyle övünmektedir. 

54.Artık onları bir süre (daldıkları gafletle) kendi hallerinde bırak.

55.Onlar verdiğimiz mallar ve evlatlarla,

56.Kendi (hallerini) onayladığımızı mı sanıyorlar? Hayır, fakat onlar (bunu bile) anlayamıyorlar. 

57.Ama, Rablerine duydukları derin saygıdan dolayı içleri titreyenler,

58.Rablerinin âyetlerine inananlar,

59.Rablerine şirk koşmayanlar,

60.Rablerinin huzuruna dönecekleri (ve hesap verecekleri) için, vermeleri gerekenleri (zekat ve sadakaları) kalpleri ürpererek verenler,

61.İşte hayırda yarışanlar onlardır, bu yarışta önde olanlar da onlardır.

62.Biz hiç kimseye gücünün üstünde bir yük yüklemeyiz. Bizim katımızda hakkı-hakikatı gösteren bir kayıt tutulmaktadır (amel defteri), sonuçta kimseye haksızlık yapılmaz. 

63.Fakat kalpleri derin bir gaflet içinde olanlar da var. Ayrıca, daha zelil işleri yapmak için çalışanlar da var.

64.Onların varlık içinde azıp-şımaranlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman hemen yalvarıp-yakarmaya, imdat çığlıkları atmaya başlarlar.

65.Bugün imdat dilemeyin, çünkü Bizden yardım görmeyeceksiniz.

66.Vaktiyle âyetlerimiz size okunduğunda siz her defasında arkanızı dönüyordunuz.

67.Büyüklük taslayarak, geceleyin (âyetlerimiz hakkında) ağzınıza geleni söylüyordunuz.

68.İyi de, onlar (bu) sözü hiç düşünmezler mi? Yoksa kendilerine, önceki atalarına hiç ulaşmamış bir Kitap mı geldi?

69.Veya Rasullerini tanımadılar da, bu yüzden mi onu inkâr ediyorlar?

70.Yoksa onun cinnet geçirdiğini mi söylüyorlar? Hayır! O, onlara gerçeği getirdi ama, onların çoğu gerçeklerden hoşlanmıyorlar.

71.Fakat gerçek, onların arzularına göre şekillenseydi; gökler, yer ve içindekiler mahvolur giderdi. Biz onlara, uymaları gereken her şeyi bildirdik, ne var ki onlar bundan yüz çevirdiler.

72.Yoksa sen, hakka davet karşılığında onlardan bir karşılık mı istiyorsun? (Hayır), çünkü senin Rabbinin vereceği karşılık daha yüksektir zira O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. 

73.Sen onları gerçekten dosdoğru bir yola çağırıyorsun.

74.Ama, âhirete inanmamakta direnen kimseler bu yoldan sapıyorlar.

75.Eğer acıyarak başlarına gelen bir beladan onları kurtaracak olsaydık, onlar yine de inkâr bataklığında debelenip-dururlardı.

76.Doğrusu Biz onları azaba uğratmıştık da yine de Rablerine boyun eğmediler ve yalvarıp-yakarmadılar. 

77.Sonunda onlara suçlarıyla orantılı bir azabın kapılarını açınca, o zaman da ümitlerini tamamen yitirecekler. 

78.Halbuki size; işitme, görme ve düşünme yeteneği veren O’dur. Ne kadar da az şükrediyorsunuz. 

79.Sizi yeryüzüne yayan da O’dur. Sonunda O’nun huzurunda toplanacaksınız. 

80.Size hayatı veren de, ölümünüze hükmeden de O’dur. Geceyle gündüzün birbirini takip etmesi de O’nun buyruğuyladır. Hala akletmeyecek misiniz? 

81.Hayır (akıllarını kullanmıyorlar)! Bunlar da tıpkı eskilerin dediklerini söylediler. 

82.Dediler ki: “Ölüp de toprak ve kemikler haline dönüştükten sonra tekrar diriltilecek miyiz?” 

83.”Bize yapılan bu tehdit, bizden önce de atalarımıza yapılmıştı. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.” 

84.De ki: “Eğer biliyorsanız söyleyin, yeryüzü ve üzerindeki canlılar kimindir?”

85.”Allah’ındır” diyecekler. De ki: “O halde hiç düşünmez misiniz?” 

86.Yine onlara sor: “Yedi kat göğün ve yüce arşın Rabbi kimdir?” 

87.Onlar “Allah’tır” diyecekler. De ki: “O halde, (O’na ortak koşmaktan) neden sakınmıyorsunuz?”

88.Onlara şunu da sor: “Her şeyin yönetimini elinde tutan, her şeyi koruyup-kollayan, ama O’na karşı kimsenin korunup-kollanamayacağı zat kimdir? Biliyorsanız söyleyin!” 

89.”Allah’tır!” diyecekler. De ki: “O halde, büyülenmiş gibi gerçekleri neden görmüyorsunuz?”

90.Yok; Biz onlara gerçeği getirdik ama, onlar ısrarla yalana sarılmaktalar. 

91.Allah, herhangi bir çocuk edinmemiştir, O’nunla birlikte başka bir ilah da yoktur. Eğer öyle olsaydı her ilah kendi yarattığını yanına çeker, böylece biri diğerine üstünlük sağlamaya kalkardı. Allah, onların yakıştırmalarından uzak ve yücedir. 

92.O, insan idrakinin algılayabildiklerini (görünenleri) ve algılayamadıklarını (görünmeyenleri) de bilendir. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. 

93.De ki: “Rabbim! Eğer onları tehdit ettiğin azabı bana göstereceksen”

94.”Rabbim! Beni o zâlimler topluluğu arasında bulundurma.”

95.Biz, onları tehdit ettiğimiz azabı sana göstermeye elbette kadiriz.

96.Sana yapılan kötülüğü, en uygun yol hangisi ise onunla defet (savuştur). Onların Bize yakıştırdıklarını herkesten iyi biliriz. 

97.De ki: “Şeytanların vesveselerinden (telkinlerinden) Sana sığınırım! 

98.”Onların bana yaklaşmalarından da Sana sığınırım!” 

99.O (inkârcılardan) birine ölüm gelip-çatınca şöyle der: “Rabbim! Beni geri döndür ne olur!” 

100.”Belki ben, daha önce yapmadıklarımın yerine iyi işler yaparım.” Kesinlikle hayır! Çünkü onun söylediği sadece boş bir sözden ibarettir. Böylelerinin önlerinde yeniden dirilecekleri güne (Mahşer Gününe) kadar bir engel (berzah) vardır. 

101.Sûr’a üflendiği (kalk borusu çaldığı) zaman, ne kan (soy) bağları bir işe yarayacak, ne de birbirlerine (olan-biten hakkında) soru sorabileceklerdir.

102.O vakit, kimin (iyilikleri) tartıda ağır basarsa onlar kurtuluşa ereceklerdir.

103.Ama kimin de (iyilikleri) tartıda hafif gelirse, onlar da kendilerini ziyana uğratanlardır ve onlar, cehennemde ebedî kalacaklardır.

104.Ateş onların yüzlerini kavuracak, (pişmiş kelle gibi) dişleri sırıtan bir halde kalacaklardır.

105.(Allah:) “Âyetlerim size okunurken siz onları ısrarla yalanlıyordunuz! Öyle değil mi?”

106.Onlar, “Azgınlığımıza yenik düştük ve bu yüzden yoldan çıkmış bir topluluk haline geldik!” diyecekler.

107.”Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer eski (isyankâr) halimize dönersek, belli ki biz  zalim kimseleriz.”

108.(Allah:) “Orada aşağılık bir halde kalın! Bana bir şey söylemeyin.”

109. Kullarım arasında bir grup: “Rabbimiz! Biz iman ettik, bizi bağışla, bize merhamet et. Zira merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin!” diye dua ederdi.

110.”Siz de onlarla alay ediyordunuz. Öyle ki bu haliniz Beni hatırlamanızı unutturmuştu. Siz onlara gülüp duruyordunuz.”

111.”Ben de bu gün, sabretmelerine karşılık onları mükâfatlandırdım. Onlar gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.”

112.Allah (inkârcılara) : “Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?” diye soracak.

113.Diyecekler ki: “Bir gün ya da bir günden daha az. Onu hesaplayanlara sor.”

114.Allah: “Evet, kısa bir süre kaldınız, keşke bunu daha önce anlayabilseydiniz.”

11”Yoksa sizi boş yere yarattığımı mı sanıyordunuz. Hesap vermek üzere huzuruma gelmeyecek miydiniz?”

116.”Allah yüceler yücesidir, mutlak hüküm sahibidir. O’ndan başka ilah yoktur, yüce arşın Rabbi O’dur.”

117.Gerçek böyleyken; kim Allah ile birlikte, ilah olduğuna dair hiçbir delil olmayan başka ilahlara dua ederse (taparsa), Rabbinin huzurunda bunun hesabını mutlaka verecektir. Şu bir gerçek ki, kâfirler asla kurtuluşa eremezler.

118. (Ey bu vahyin muhatapları!) Şöyle dua edin: “Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et. Çünkü merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin!”

 

X