27 Nisan 2024 Cumartesi
MENÜ
SON YAZILAR

NÛR SÛRESİ

24/97 NÛR SÛRESİ 

(Sûre adını 35inci âyetinde geçen Nûr/ışık kelimesinden almaktadır. Medine döneminde nazil olmuştur. Mushaf’ta 24ncü sırada, inişte 97nci sıradadır ve 64 âyettir.)

E’ûzu bi’llâhi min’eş-şeytâni’r-racîm/kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Bismillahirrahmanirrahim/Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla.

1.Bu, indirdiğimiz ve farz kıldığımız bir sûre. Ondaki âyetler apaçıktır, umulur ki akledersiniz/öğüt alırsınız. (Bak. 2.99*24.1)

2.Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz celde/sopa vurun. Eğer Allah’a ve Âhiret Günü’ne inanıyorsanız, onlara olan acıma duygunuz Allah’ın dinini uygulamaktan sizi alıkoymasın. Mü’minlerden bir grup da onlara uygulanan bu cezaya şahitlik etsin.                 (Bak. 24.2-3)

(NOT: Kur’an’da zina eden kadın ve erkeklerin her birine uygulanacak fiili ceza yüz celde/sopa vurmaktır. Buna rağmen zina eden kadınlara recm (taşlayarak öldürme) cezası verilmesi Yahudilerin uyguladıkları bir cezadır.)  

3.Zina eden bir erkek; zina eden veya müşrik bir kadından başkasıyla evlenemez. Zina eden bir kadın; zina eden veya müşrik bir erkekten başkasıyla evlenemez. Böyle evlilik; (diğer) mü’minlere haram kılınmıştır. (Bak. 2.221*5.5*24.2-3,26)

4.İffetli/namuslu kadınları zinayla suçlayıp da bunu (ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksen celde/sopa vurun. Bir daha da onların şahitliğini kabul etmeyin. Çünkü onlar fasıktırlar/yoldan çıkmıştırlar.

(Bak. 24.4,13,23-26)       

5.Bundan sonra, tevbe edip kendilerini düzeltenler başkadır/hariçtir. Muhakkak ki Allah, Gafûr’dur/ bağışlayandır ve Rahıym’dir/merhametlidir.

6. Kendilerinden başka şahitleri olmadığı halde, karılarını zinayla suçlayanlara gelince; bunlar kendisinin doğru söylediğine dair Allah adına dört defa yemin etmesidir.

7.Beşincisinde ise, eğer yalan söylüyorsa Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını isterler.

8.(Kadın) Allah adına dört defa (kocasının) yalan söylediğine dair yemin etmesi halinde kendisine uygulanacak cezadan kurtulur.

9.Beşincisinde ise, eğer (kocası) doğru söylüyorsa  Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ister.            

(Bak. 2.282*4.15-16*24.4-9)

10.Ve eğer Allah’ın size olan lütfu ve rahmeti olmasaydı haliniz ne olurdu? Muhakkak ki Allah Tevvâbdır/tevbeleri kabul edendir, Hâkim’dir/hikmet sahibidir. (Bak.2.64*4.83,113*24.10,14,20-21)

11.(Rasûlün eşine) O iftirayı atanlar şüphesiz içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük sanmayın, aksine o sizin hayrınızadır. Onların her birine kazandığı günahtan bir pay vardır. Günahın büyüğünü yüklenene (liderlerine) de büyük bir azap vardır. (Bak. 17.36*24.4,11-14*49.6,12)

12.Bu iftirayı işittiğinizde; mü’min erkek ve mü’min kadınların birbiriniz hakkında hüsn-ü zan (iyi niyet) besleyip: Bu apaçık bir iftiradır! demeniz gerekmez miydi?

13.Onların (iftiracıların) dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? Şahit getiremediklerine göre onlar Allah nezdinde yalancı kimselerdir). (Bak. 24.4,13,23-26)

(NOT:İffetli kadınlara zina iftirasını atan ve dört şahit getiremeyenlere: Seksen celde/sopa vurulması ve onların şahitliklerinin geçersiz olması gerekmektedir.)

14.Allah’ın dünya ve ahirette eğer sizin üzerinizde lütfu ve rahmeti olmasaydı, bulaştığınız bu işten (iftiradan) dolayı size büyük bir azap dokunurdu. (Bak. 24.10-16)

15.Çünkü siz, iftirayı dilden dile yayıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi ağızlarınıza doluyordunuz. Bunu da önemsiz sanıyordunuz, halbuki Allah katında o büyük bir günahtır.

16.Onu duyduğunuzda: Bu konuda konuşmak bize yakışmaz. Haşâ! Bu büyük bir iftiradır! deseydiniz ya! (Bak. 3.66*24.16)

17.Eğer mü’min kimselerseniz, Allah size, bir daha böyle bir (günaha) asla bulaşmamanızı öğüt veriyor.

18.Allah mesajlarını size açıklıyor. Allah Alîm’dir/bilendir, Hakîm’dir/hikmet sahibidir.

(Bak. 2.242,266*3.103*4.176*5.89*24.17,58,61)

19.Mü’minler arasında çirkin söylentilerin yayılmasından hoşlananları, bu dünyada da âhirette de can yakıcı bir azap beklemektedir. Çünkü Allah bilir, siz bilemezsiniz.

20.Allah’ın lütfu ve rahmeti size ulaşmasaydı (haliniz ne olurdu)? Allah Raûf’tur/şefkatlidir, Rahıym’dir/ merhametlidir. (Bak 24.10,20)

21.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Şeytan’ın adımlarını izlemeyin (yolundan gitmeyin). Kim Şeytan’ın adımlarını izlerse şüphesiz ki o/şeytan çirkinliği ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse asla temize çıkamazdı. Ve lâkin Allah, hak edeni temize çıkarır. Allah Semî’dir/işitir, Alîm’dir/bilir. (Bak. 2.168,208*6.142*24.21)

22.İçinizden faziletli ve varlıklı kimseler; akrabaya, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere yardım etmeyeceklerine dair yemin etmesinler. Onları affetsinler ve feragat etsinler. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Allah, Gafûr’dur/bağışlayandır, Rahıym’dir/ merhametlidir.

23.Muhakkak ki, iffetli/namuslu ve kötülükten habersiz mü’min kadınlara iftira atanlar, dünyada lânetlenecekler ve âhirette onlar için büyük bir azap vardır.

(Bak. 24.23*33.58)

24.O gün/Mahşer Günü, dilleri ve elleri ve ayakları (dünyada) yaptıkları için kendi aleyhlerine şahitlik edecektir. (Bak. 24.24*36.65*41.20-21)

25.O gün/Mahşer Günü Allah onlara, hakkettikleri cezayı verecek, onlar da Allah’ın hakk/gerçek olduğunu anlayacaklar. (Bak. 18.44*22.62*23.116*24.25*31.30)

26.Habîs/kötü kadınlar habîs/kötü erkeklere, habîs/kötü erkekler de habîs/kötü kadınlara lâyıktır. Tayyib/iyi kadınlar tayyib/iyi erkeklere ve tayyib/iyi erkekler tayyib/ iyi kadınlara lâyıktır. İşte bunlar, onların dediklerinden uzaktırlar, (âhirette) bunlara bağışlanma ve bol rızık vardır.

(Bak. 2.221*24.26*33.31*34.4)

27.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Kendinize ait olmayan evlere, sahiplerinden izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır, umulur ki öğüt alırsınız.

28.Eğer o evlerde kimseyi bulmazsanız, izin verilinceye kadar içeriye girmeyin. Eğer geri dönmeniz istenirse geri dönün, bu sizin için daha temizdir/nezihtir. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.

29.İçinde kimsenin oturmadığı ama kendi eşyalarınızın olduğu evlere izinsiz girmenizde bir günah yoktur. Allah, açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de bilir. (Bak.2.77*3.5*6.3*11.5*14.38*16.19,23*20.7*21.4*24.29* 27.25,74*28.69*36.76*64.4*87.7)

30.Mü’min erkeklere söyle: Bakışlarını (haramdan) sakınsınlar, namuslarını/iffetlerini korusunlar. Bu kendileri için uygun olandır. Muhakkak ki Allah onların yaptıklarından haberdardır.

(Bak. 23.5-6*24.30*40.19*70.29)

31.Mü’min kadınlara da söyle: Bakışlarını (haramdan) sakınsınlar, namuslarını/iffetlerini korusunlar. Zinetlerinden/güzelliklerinden görünen (zaruri) kısımlar dışındakileri açmasınlar. Başörtülerini göğüslerinin üzerine salsınlar/örtsünler. Kocaları, babaları, kayın pederleri, oğulları, kocalarının oğulları/üvey oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları/eşleri ev mâ meleket eymânühünne/veya meşru olarak ellerinin altındaki köle kadınlar, emirlerindeki cinsel arzudan yoksun (yaşlı) erkek hizmetliler veya (yaşlı) kadınlar, edep yerlerine ilgi duymayan çocuklar dışında hiç kimseye zinetlerini/ güzelliklerini açmasınlar. Gizledikleri zinetleri/ güzellikleri bilinsin diye yürürken ayaklarını yere vurmasınlar. Ey iman edenler! Hep birlikte Allah’a tevbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.

(Bak. 4.3,25*7.20-27*24.31-33*33.32-33,59)

32.Aranızdaki bekârlardan; min ıbâdiküm ve imâiküm/ erkek ve kadın kölelerinizden uygun olanları evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları lütfuyla destekleyecektir, Allah Vâsi’dir/imkânı boldur, Alîm’dir/bilendir.

33. Ama, evlenme imkânı bulamayanlar; Allah lütfuyla onları zengin edinceye kadar iffetlerini/namuslarını korusunlar. Mimmâ meleket eymânüküm/ellerinizin altındaki/kadın ve erkek kölelerden mükâtebe/azatlık sözleşmesi yapmak isteyenler olursa, onlar için bir hayır görürseniz, mükâtebe/azatlık sözleşmesi yapın ve Allah’ın size vermiş olduğu mallardan onlara verin/onları destekleyin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, evlenmek isteyen feteyâtiküm/kadın ve erkek gençlere baskı yaparak onları alel bigâi/fuhşa zorlamayın. Onlara baskı yaparak zorlayan herkes iyi bilsin ki, bu zorlanmalarından dolayı; Allah Gafûr’dur/ bağışlayandır, Rahıym’dir/ merhametlidir. (Bak. 2.177*9.60*24.33)

34.Andolsun ki, Biz size apaçık âyetler, sizden önce gelip geçmiş olanlardan örnekler ve müttâkiler için öğütler verdik. (Bak.2.2*24.34)

35.Allah, göklerin ve yerin nûr’udur. O’nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuk gibidir. O kandil ki, kristal bir fânus içindedir. O fânus ki, sanki inciden bir yıldız gibidir. O kandilin yakıtı, doğuda ve batıda eşine rastlanmayan bereketli bir zeytin ağacından alınmaktadır. O ağacın yağı neredeyse ateş değmeden de ışık verir. Nûr üstüne nûr! Allah aydınlanmak isteyeni nûruna eriştirir. Allah insanlara işte böyle örnekler verir. Allah Alîm’dir/her şeyi bilir.

36.O nûr, içinde Allah’ın isminin yüceltildiği ve öğütlerinin dinlenmesine izin verdiği evlerden/ibadethanelerden  yayılır. Orada sabah akşam (sürekli) O’nu tesbih ederler/ yüceltirler.

(NOT: Buradaki tesbih etmek, Allah’ı hatırlamak, akılda tutmak, yüceliğini idrak etmektir. Yoksa aynı sözü söyleyerek boncuk taneleri çekmek değildir.)

37.Nice insanlar var ki; ticaret de alışveriş de onları Allah’ı zikretmekten/hatırlamaktan ve ikâmis salâti/o namazı dosdoğru kılmaktan ve itâiz zekâtı/o zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin dehşetle döneceği bir günden/Mahşer Günü’nden korkarlar. 

38.Sonunda Allah onları yaptıklarının en güzeliyle ödüllendirecek ve lütfundan daha fazlasını verecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (Bak 2.25,62,112*3.15*4.57,122,124-125* 5.69*9.121*16.96-97*17.9*18.2,88*20.75,112*24.37-38*29.7*39.10,35*40.40)

39.Muhakkak ki kâfirlerin amelleri ıssız çöldeki serap gibidir. Susayan onu su zanneder, oraya vardığında hiçbir şey bulamaz. Ve Allah’ı yanında bulur. O da onun  hesabını görür. Allah, hesabı çabuk görendir. (Bak. 14.18*18.100-104*24.39*88.2-7)

40.Veya onların durumu derin denizlerdeki karanlıklara benzer. Onu üst üste dalgalar kaplamış, üstüne de kara bulutlar çökmüş. Birbiri üstüne binmiş, zifiri karanlıklar. İnsan elini çıkarıp uzatsa, kendi elini göremez halde. İşte böyle, Allah’ın nûr vermediği bir kimse için, hiçbir nûr (ışık-aydınlık-ferahlık-kurtuluş) yoktur!

41.Göklerde ve yerde bulunanların, sürü sürü uçan kuşların Allah’ı nasıl tesbih ettiklerini/yücelttiklerini görmüyor musun? Bunların hepsi, Allah’a yapılacak duayı ve O’nu nasıl tesbih edeceklerini bilmektedirler. Allah da Alîm’dir/onların yaptıklarını bilmektedir. (Bak.16.79*24.41*67.19)

42.Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dönüş de Allah’adır. 

(Bak. 2.107,255*3.189*4.126*5.17-18,40,120* 24.42*42.49*57.2,5*85.9)

43.Görmüyor musun ki Allah; bulutları sürükleyip sonra birleştiriyor, sonra birbirinin üzerine yığıp yoğunlaştırıyor, sonra (bulutların arasından) yağmuru yağdırıyor. Yine Allah, gökteki devasa bulutlardan dolu yağdırıyor ve hak edenlere onu isabet ettiriyor, diğerlerini ise ondan koruyor. Bulutların şimşeğinden çıkan parıltı ise gözleri alıyor, neredeyse görmez ediyor.

44.Allah, geceyi gündüze, gündüzü geceye dönüştürüyor. Bütün bunlarda ebsâr/basiret sahipleri için alınacak

dersler vardır. (Bak. 3.190*10.6*23.80*24.44*25.62*45.3-5)

45.Bütün canlıları sudan yaratan Allah’tır. Onlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi de dört ayağı üstünde yürür, Allah dilediğini yaratır, her şeye Kâdir’dir/gücü yetendir. (Bak. 21.30*24.45)

46.Andolsun ki, Biz apaçık âyetler indirdik. Allah, dileyeni/hak edeni doğru yola iletir.

47.Ve diyorlar ki: Allah’a ve Rasûle (Kur’an’a) inandık ve itaat ettik! derler. Sonra da onlardan bir kısmı bu sözlerinden geri dönerler. Bunlar mü’min değildir. (Bak. 2.8*24.47)

48.Bunlar, aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasûlüne çağrıldıklarında onlardan bir kısmı hemen yüz çevirirler. (Bak. 4.60-61*24.48)

49.Eğer hakk/hüküm kendi lehlerinde olursa gelip ona boyun eğerler. (Bak. 5.41*24.49)

50.Yoksa onların kalplerinde bir hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapılıyorlar? Yoksa Allah’ın ve Rasûlü’nün onlara haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, asıl zâlim olanlar onların kendileridir.

51.Aralarında hüküm vermek için, Allah’a ve Rasûlüne çağrıldıklarında mü’minlerin söyleyecekleri: İşittik ve itaat ettik! demektir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Bak. 3.200*5.33*24.51)

52.Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Allah’a saygı duyar, O’na takvâlı olursa işte onlar hümül faizûn/ felaha ereceklerdir. (Bak. 4.13*24.52*33.1*59.20)

53.(Münâfıklar): Sen onlara emir verdiğinde: Mutlaka savaşa katılacağız! diye yemin ederler. De ki: Yemin etmeyin. İtaat etmeniz yeterlidir! Muhakkak ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

(Bak. 5.53*6.109*24.53)

54.De ki: Allah’a itaat edin ve Rasûle itaat edin! Eğer yüz çevirirseniz, Rasûl kendine yüklenenden sorumlu tutulacaktır. Siz de kendinize yüklenenden sorumlu tutulacaksınız. Ve eğer ona itaat ederseniz hidayete erersiniz. Rasûlün görevi apaçık tebliğden ibarettir. (Rasûlün görevi apaçık tebliğden ibarettir: Bak. 5.67,92,99*13.40*16.35,82*24.54*29.18*36.17* 42.48*64.12*88.21)

55.Allah, sizden iman edip sâlih amel işleyenleri; onlardan öncekileri halife kıldığı gibi onları da yeryüzüne halife kılacağını, onlar için uygun gördüğü dini/islamı güçlendireceğini ve onları korkularından kurtarıp güvene kavuşturacağını vaat etmiştir. Çünkü onlar yalnız Bana kulluk ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bundan sonra kim inkâr ederse, işte onlar fâsıkların/ yoldan çıkanların ta kendileridir. (Bak. 2.26-27*7.129*8.26*14.4*24.55*28.5,6*)

56.Ve o namazı kılın, zekâtı verin ve Rasûle itaat edin. Umulur ki rahmete erersiniz.

(Bak. 2.110,238,277*3.13*24.56)

57.Kâfirler yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacaklarını sanmasınlar. Onların varacakları yer ateştir, bu ne kötü bir varış yeridir. (Bak. 2.126*8.59*24.57*35.44)

58.Yâ eyyühellezîne âmenû/Ey iman edenler! Lezîne meleket eymânüküm/sağ elinizin altında bulunan (esirler) ile henüz ergenlik/büluğ çağına girmemiş çocuklarınız şu üç vakitte yanınıza girmeden önce sizden izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin soyunup (istirahate çekildiğiniz) vakitte ve yatsı namazından sonra. Çünkü bu vakitler sizin mahrem/ avret vakitlerinizdir. Diğer zamanlarda onların sizin yanınıza izin almadan girip-çıkmalarında bir sakınca yoktur. Çünkü onlar birlikte yaşadığınız kimselerdir. Allah size âyetlerini böyle açıklıyor. Allah Alîm’dir/bilendir, Hakîm’dir/hikmet sahibidir. (Bak. 24.58*30.17-18)

59.Ama çocuklarınız ergenlik/büluğ çağına girdiklerinde, odanıza girmek istediklerinde diğer yetişkinlerin yaptıkları gibi sizden izin istesinler. Allah âyetlerini böyle açıklamaktadır. Allah Alîm’dir/bilendir, Hakîm’dir/hikmet sahibidir.

60.Nikâh arzusu kalmayan ve çocuktan kesilmiş ihtiyar kadınların, zinetlerini teşhir etme amacı olmaksızın dış giysilerini çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur. Ancak bunların da iffetli olmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah Semî’dir/işitendir, Alîm’dir/bilendir. (Bak. 24.60*33.59)

61.Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur ve hastaya güçlük yoktur. Kendi evlerinizde, babalarınızın evlerinde, analarınızın evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerine, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarı size teslim edilen dostlarınızın evlerinde yiyip-içmenizde size bir güçlük yoktur. Evlere birlikte veya ayrı-ayrı girdiğiniz zaman, Allah’tan esenlik, bereket ve mutluluk dileyerek birbirinize selam verin. Allah âyetlerini böyle açıklıyor, umulur ki akledersiniz.

62.Mü’minler, Allah’a ve Rasûlüne iman ederler. Onlar sosyal bir konuyu görüşmek üzere Rasûlün yanında olduklarında izin almadan oradan ayrılmazlar. Muhakkak ki senden izin isteyenler Allah’a ve Rasûlüne iman edenlerdir. Bazı işleri için senden izin istediklerinde onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur/ bağışlayandır, Rahıym’dir/ merhametlidir. (Bak. 24.62*47.19)

63.Rasûlün size yaptığı çağrıyı, birbirinize yaptığınız çağrıyla denk tutmayın! Allah, hissettirmeden aranızdan sıyrılmak isteyenleri bilmektedir. Şu halde onun/Rasûlün buyruğuna karşı gelenler, kendilerine bir musibetin veya elim bir azabın gelmesinden korksunlar. (Bak. 24.63*49.2-3)

64.İyi bilin ki, göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. O, ne durumda olduğunuzu bilmektedir. O’na döndürüldüğünüz gün, yaptıklarınız size haber verecektir. Allah Alîm’dir/bilendir.

(Bak. 2.284*6.159*24.64*58.6-7)

(Gözden Geçirme-Nisan 2024)

 

 

 

X